GEÇTİ!…

Sadi İNAK


Tüylerimin kıllara dönüştüğü günleri geçti.. sallanı-nazlı
hem de göz kırparak -havalı.. 
felç ederek geçti…

Hoyratça, “ben beni ve bildiklerimi dinlerim” dediğim civan gençlik de geçti.
Yer-yer takma saçlar taksa da..bak,tüm bağnaz iddialarım, teke-tek ağardı..
Ebedi yeşil kalacak dediğim,üstümdekiler de benek-benek sarardı!

Benden, Ben’i atsam..Benden, Siz’i çıkartsam.. Ben d en Biz’i koparsam..ve
Benden O’nu da yollasam dediğim, her kesinmışıl-mışıl uyuduğu bir gecede yakaladılar ruhum denen yakalanmazı..ta arştan itibaren,iki kuvvet..iki bilek..
sağdan-sola büküp sıktılar ve son damlama kadar döktüler ..ne arzu kaldı,ne dilek!
Ne uyananların gözlerinde ıslanmıştı yerler.. ne uyanık beyinlerin dimağında ,
benden dökülenlerle… oysa yağmıştım ben, dün gece, Belki’lerin Şafağında!

Kılcal damarlara benzetip
her şeyimi söktüler.. neyim var, neyim yok.. tanelere döktüler! Neyse, o dün gece..
Muamma.. bir de bilmece! Nekadar doldursanız, yer yok,tıka-basa doluyum..
Boşaltmak isteseniz.. yığınlık yok.. bendeki Ben boş! mevsimsiz yağan Dolu’yum!
Ne sevdalarımın, ne nefretlerimin ulaşılamayan dağındayım..
benzerlerimin,ancak yasaklarla konuşan dudağındayım..
Çıkartamadım çaldıklarını aç-gözlülerin,
hala leş depoladıkları beyin-kursağındayım..
yeyip-içtiklerimiz dahil,
çağdaşlarımla zevkler ayrığındayım!

Misal;
kendi ölümüme yakışmayan matem yarattım..ve defnedilişimdeki
tiyatronun sözlerine, jestlerine.. yüklü-yüksüz figanlarına, ve
acılarına ürpertici yepyeni bir melankoli kattım!
Riyakar-sahtekarları taziye evime toplatıp, bir-ka ç dakikada binlerce Fatihadan
atlattım…
Sökük-yırtık.. yeni bir rahimden, sanki doğumum..
ne garip lokmayım
yutulamayacak türden, boğum-boğum!
Tamir edebileceğiniz yaslarım varmış gibi.. heyec andasınız..
defolmuş.. bağrımdan kopmuş ahlarımla cereyandasınız!
Sol iç cebimde acı üzümlerden bir kaç şişe..
Ne damağa dokunur.. ne gelir dişe!
Sen mi yok diyeceksin, benim bile dur diyemeyeceğim, ikiz’i olmayan şu,
Şaşkın-inançlı gidişe!
Çürümüş, bütün atardamarları umutlarımın.. nasıl yaşanacak günleri olabilir,
mesela yarınlarımın!
Kelepçeledim zamanı.. kodese bağladım
ne saat, ne eşya..hiç kimseler şahid olamadı!
Allah bilir,kaç-gün..kaç-gece..kaç-ay ve kaç-yıl ağladım!
Doğmuşluğumun esaretini, evklerimi egomla yanyana bağladım..
Tanrılarla savaşacak kadar Allah’a yakın bir ser.. ve sağlam er
Ve yine uyduruk sebeplerle kullara kulluk yapan d erbeder!
Çare mi buldum itaatsiz halime,hayır
Bilinmeyene-Görünmeyene bağlandım!
Yoksa, beni kandırmak için beynimin resm eylediği miyim.. ya da aslında
Hakikatin ta kendisi, zamanlara değer.. zamanlar-ö tesi ölümsüz bir eseri miyim?

 

İlgili Haberler

Bunlarıda begenebilirsiniz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir