Kültürel Yaşam Çelişkisi


Nihat ERCAN

(TGH Onursal Başkanı)
ni.ercan@googlemail.com


Kültürel Yaşam Çelişkisi

Antalya, turizmin, tarımın öncelendiği bir kent olarak bilinir. Bu gerçeklik geçmiş dönemler için geçerlidir. Günümüzde bunlar yanında özellikle kültürel alanda ve üniversitenin gelişmesiyle bilimsel alan da öne çıkmış bulunuyor. Bir de sağlık alanında, organ nakli, estetik ve diş sağlığı turizmi yönünden öne çıkmış durumda. Doğal yapısı, denizi, dağları, büyüyen kenti, tarihsel ören yerleri, kayak merkezi, su sporları, mağaraları ve güneşiyle, baş döndürücü devinimiyle büyüleyici bir yaşam alanı Antalya. Altın Portakal Uluslararası Film Festivali, opera ve bale şenlikleri, açık hava tiyatroları, Aspendos etkinlikleri, Kaleiçi yaşamı ve etkinlikleri ve müzik şölenleriyle aydınlanan geceler. Görkemli kitap fuarı, yediden yetmişe tüm kitap severlerin, yazarlarla, düşünürlerle buluştuğu Cam Piramit…

Pazar günü biz de katıldık, yerel yazarlara ve kuruluşlara ayrılan dar salonda, ANSAN, Antalya Sanatçılar Derneği’nin yerinde, kitapları sergiledik ayrılan masamızda, diğer komşu yazarlarla birlikte. Tanıdık, tanımadık insanlarla söyleşiler yaptık, imzaladık iyi duygularla kitaplarımızı okurlara ve olmazsa olmazı resimler çekildi en keyiflisinden tarihe kişisel notlar, resimler düşüldü, ne kadar sürerse bu anlar geçmiş/gelecek düğümünde…

Bizim ülkemizde kitap fuarları, okurlarla buluşulan kitap satma/edinme, kitap imzalama biçiminde gerçekleşiyor, Almanya’da katıldığımız fuarlarda ise daha çok, yazarlar, kitapçılarla yayınevlerinin menajerleri aracılığıyla kitap üretme/pazarlama sözleşmeleri imzalanıyor, eylemin boyutları minimalist değil, optimal/maksimal düzlemlerde yürüyor. Bizde tüketime, onlarda üretime dönük bu süreçler.

Ancak bizdeki tüketim de özellikle enflasyon ve dar gelirlilikle gittikçe küçülüyor, insanlar kitap alırken çekiniyorlar, 150–200 sayfalık kitaplar 200 liranın üstünde satılıyor, üstelik indirimli fiyatlar bunlar. Okuyan kesim, öğrenciler, alt ve orta kesimden insanlar genelinde ama onların gelir düzeyleri bu kitapları edinmelerine engel oluyor. Üç beş kitap alan birisine ederinin toplamını söylemekte zorlandık, “ne verirsen ver” dedim, yarar umduk yüzümüz kızararak. Olamaz bu pahalılık, isyan ettik sessizce. Üç kitap imzalattım üç yazara bin liranın üstünde ödedim, ortalama emekli maaşı yirmi binin altında, asgari ücret biraz üstünde. Açlık sınırını ve yoksulluk sınırını dilim varmıyor söylemeye.

Mutfak kültürü, damak tadının tavan yaptığı yemekleri, eti, balığı ve hatta bin bir çeşit tatlıları yiyebilenler, yerliyse mutlu azınlıktan, değilse yabancı turistler. Birçok iyi restoranlarda, lokantalarda yerli insan görmek mutluluk veriyor, ama yine de huzursuz ayrılıyoruz buralardan, sanki yabancı bir ülkedeyiz gibi bir duygu egemen oluyor, çok yazık, ülkem insanı hak etmiyor bunları…
Antalya’da kültürel yaşam belli bir kesim için bilinmeyen mi, yoksa unutulan mı desem; bir sanal güzellik! Şimdilik güneş ve havadan yararlanılabiliyor, su ise muslukta bile azımsanmayacak bir ücretle karşılanabiliyor.

Çok yönlü ve boyutlu kültürden yararlanmak, onunla donanmak yaşama önem ve anlam veren; onu, insanlığın ulaşması gereken varlık, hem araç hem de amaç olarak görmek dileğimizin gerçekleşmesi umuduyla selam Antalya’dan. 08.10.25


+Yazarın tüm yazıları


Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir