Nebahat S. ERCAN
nebahat.s.ercan@gmail.com

 

---

İnsanoğlunun Dünya ́ya gelirken ne ailesini, ne mekanını ve de cinsiyetini seçme şansı yoktur. Biliniyor ki, tesadüfen gelinen Dünya’́da şans densin, kader densin ne denirse densin kişiler pek çok sürprizlerle karşılaşmaya mahkum.

Maddi, manevi, eğitim, sosyal ve ekonomik yönden durumları iyi veya orta hallice olan ortamlarda doğanlar iyi yetişir, huzurlu yaşayabilirler ama olumsuzluklarla, sorunlarla yuvarlanan ortamlar da ise yaşam zindan olur.

Kimi zaman dakikalar geçmek bilmez, kimi zaman yıllar akıp gider, hızla geçtiğinin farkına bile varılmaz! Yaşam mücadelesinde mutlu ve huzurlu kişilerin başarılı olmaları doğaldır, günler ve yıllar zevkli bir şekilde akıp gider. Ama kültürel ve maddi yönden sorunlu olanlar açısından günler değil saatle bile çekilmez hal alır. Bir de bu çekilmez yaşama cinsiyet ön plana çıkarılırsa sorunlar yumağını çözmek kolay olmaz.

Kadın ve erkeği ayrı tutan, birini diğerinden üstün gören bir yapı içinde yol almaya kalkmanın ne kadar zor olduğunu günümüz Dünya ́sında yaşayarak görüyoruz, duyuyoruz. Dünya ́daki kadınların, anaların durumunu Gazze ́deki,Ukrayna ́daki vb. savaşlarda yaşananlar sergiliyor, çocuklarının ölülerini kucaklarında taşıyan ANALARI gelişmiş denilen İNSANOĞLU DA SEYREDİYOR!

Erkek kadar kadının da yaşama hakkı olduğunu, köle muamelesi uygulanamayacağını bilen bir toplum olması gerektiğini başta ATATÜRK’ ÜMÜZ ve DAVA ARKADAŞLARI yani CUMHURİYET TÜRKİYESİNİ KURANLAR yasalarla belirtmişlerdir.

Oysa bugün çalışan, çocuklarını yetiştirmeye kendini adamış kadının durumu nasıl!?

Gün geçmiyor ki bir KADIN, bir ANA çocuklarının gözü önünde katledilmesin. Babaları, erkek kardeşleri, kocaları tarafından KADIN oldukları için işkence görürler, yaşamdan koparılırlar, ya da tüm başkılara YARALANAN RUHLARIYLA boyun eğerler, yaşam zevkini tatmadan hayatlarının sonunu beklerler.

Ya da ATATÜRK ‘ÜN kazanırdığı hakların bile fakına varamadan HASTA RUHLU ERKEKLERİN gazabına uğrarlar, RUHLARI YARALI çıkış kapısı ararlar.

Bu devran böyle gitmez… tarih böyle sorunların zor da olsa üstesinden gelindiğinin, geri kalmışlığın çağdaşlığa yenildiğinin örnekleriyle dolu.

DOĞURAN, YETİŞTİREN ANALAR, ENİNDE SONUNDA SORUNLARINI ÇÖZECEKLERİNİN İNANCIYLA BAŞARILI OLACAKLAR.

Kadınların huzurlu bir yaşama kavuşmaları umuduyla…