Hamburg’da İlham Veren Bir Başarı Hikayesi: Hikmet Evlicoğlu, Elbgaustraße’nin Simgesi

Hamburg’da işçilikten işletmeciliğe uzanan yolculuğunu başarıyla tamamlayan Hikmet Evlicoğlu, Ess-Bahn Döner ile sadece lezzet sunmuyor; göçmenlerin azim ve dayanışma hikayesini yaşatıyor.

♦♦♦ Röportaj: Ahmet Durmuş

Hamburg’un en hareketli semtlerinden Elbgaustraße Caddesi’nin köşesinde, Elbgaustraße Bahnhof’un hemen karşısında, dışı çiçeklerle süslenmiş sıcak ve samimi bir döner imbisi bulunuyor. İçeride dönerin mis gibi kokusu sokağa taşarken, kuryeler siparişleri ulaştırmak üzere yola çıkıyor. Bu işletmenin sahibi, 28 yıl önce evlilik yoluyla Almanya’ya gelen ve son 10 yıldır büyük bir özveriyle işletmeyi yöneten girişimci Hikmet Evlicoğlu. Kartpostallık görüntüsüyle dikkat çeken bu mütevazı işletme, sadece döneriyle değil, işletmecisiyle de tanınıyor: Sürekli hareket halinde, etrafıyla ilgilenen, samimi, çalışkan ve pozitif enerjisiyle çevresinde sevgi kazanmış bir isim.

Çevresindekiler zaman zaman ona şaka yollu “Elbgaustraße’nin belediye başkanı” diyor. Böyle birini merek etmemek elde değil. Biz de Hamburg Haber olarak, Elbgaustraße’nin simgesi haline gelmiş bu Türk iş insanının hayat hikâyesini, işletmecilik anlayışını ve hizmet sektöründeki deneyimlerini dinlemek istedik. Buyurun, Hikmet Bey’in içten hayat yolculuğuna birlikte göz atalım.

Türkiye’den Almanya’ya Uzanan Bir Hayat Hikâyesi

Sizi tanıyabilir miyiz? Almanya’ya gelişiniz nasıl oldu?
Ben Türk vatandaşıyım. Türkiye’de memurdum. 1997 yılının Kasım ayında, eşimle evlilik yoluyla, aile birleşimi kapsamında Almanya’ya geldim. Hatta buraya geliş tarihim eşimin doğum gününe denk gelir. İlk geldiğimde Almanya’nın düzeni, sessizliği, özellikle trafikte hiç korna sesi olmaması beni çok şaşırttı. Sakin bir hayata adım attığımı hissettim.

Türkiye’de görev yaptığınız alan neydi?
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde uzman personeldim. Sınavla girilen ve üç yıl görev süresi olan bir pozisyonum vardı. 26 yaşımdaydım, birikimim, sosyal çevrem, düzenli bir hayatım vardı. Ama buraya gelince her şey sıfırlandı. Yeniden başlamak gerekiyordu.

İlk İşler ve Hizmet Sektörüne Geçiş

İlk iş tecrübeniz nasıl oldu Almanya’da?
Almanca kursuna başladım ama kısa sürede çalışmam gerekti. İlk işim, Pamukkale adlı bir restoranda mal yerleştirme ve temizlikti. Kursa devam ederken, haftada birkaç saat çalışarak başladım. Sonra kursu bırakmak zorunda kaldım çünkü hem çalışıp hem kursa verimli şekilde devam etmek zordu.

Hizmet sektörünü bilinçli bir tercih mi ettiniz?
Açıkçası kısa sürede para kazanmak önceliğimizdi. Türkiye’de yapmayı düşünmeyeceğimiz işleri burada yaptık. Hizmet sektöründe çalıştık, zamanla kendi girişimlerimizi denedik ama bazı denemeler başarısız oldu. 2004’ten sonra birkaç dükkân aldım ama yürütülemedi. Sonra birden fazla işte çalışmaya başladım. Şans bu ya, şu an sahibi olduğum döner dükkânında haftalık ek iş olarak çalışırken, işletmeci işi bırakınca dükkanı devralma fırsatı doğdu.

Ess-Bahn Döner’in Doğuşu ve Gelişimi

Ess-Bahn Döner’in sahibi olma süreciniz nasıl gelişti?
O dönem bir Yunan restoranında tam zamanlı çalışıyordum. Bu döner dükkânında ise ek iş yapıyordum. Sonrasında işin sahibi işi bırakınca, dükkân sahibi olan Serdar Bey bana güven verdi, destek oldu. Böylece 2017 Ocak ayında işletmeyi devraldım.

Şu an kaç kişiyle çalışıyorsunuz?
Yaklaşık 12 kişilik bir ekibimiz var. Burası büyük bir işletme değil ama Hamburg’da döner piyasası oldukça rekabetçi. Kalite ve fiyat dengesini sağlamak kolay değil. Hijyen ve sistem eksikliği sektörde büyük sorun.

Pandemi Döneminde Hızlı Adaptasyon

Pandemi sürecini nasıl yönettiniz?
Korona sürecinde hızlı hareket ettik. 10 gün gibi kısa bir sürede eve servis sistemine geçtik. Kendi kuryelerimizle ve Lieferservice uygulamalarıyla hizmet verdik. Bu dönemde hem personel sayımızı artırdık hem de tanınırlığımızı. Ürün çeşitliliğini geliştirdik ama en büyük odağımız döner kalitesini yüksek tutmaktı.

İşveren Olmak ve Personel Yönetimi

Personel yönetiminde neler yaşıyorsunuz?
Zor bir alan. Hizmet sektöründe çalışanların çoğu sosyal ya da eğitimsel açıdan çeşitli zorluklar yaşayan kişiler oluyor. İletişim sorunları, düşük motivasyon sık yaşanıyor. Bu yüzden sabırlı olmak, anlayış göstermek ve açık iletişim kurmak çok önemli. Hataları birlikte düzeltiyoruz, başarıyı takdir etmeyi ihmal etmiyoruz.

Sürekli bir yoğunluk var. İş yoğunluğu kalitenizi etkiliyor mu?
Evet, özellikle hafta sonları Elbgaustraße gibi bir yerde yoğunluk artınca personelin motivasyonu düşebiliyor. Ancak ben her pozisyonda çalışabilirim. Eksik olduğunda kendim tezgâha geçiyorum. Bu sayede işleri aksatmadan sürdürüyoruz.

“Ess-Bahn Döner” Neden Tercih Ediliyor?

Sizi rakiplerinizden ayıran nedir sizce?
Müşterilerimiz bizi kalite nedeniyle tercih ediyor olabilir. Ama biz kimsenin ürününü kötülemeyiz, kendi ürünümüzü de abartmayız. Ürünlerimizi doğrudan üreticiden alıyoruz, kaliteli malzeme seçmeye özen gösteriyoruz. Maalesef piyasada sağlığa zararlı katkılarla döner yapanlar da var. Bu konuda dikkatliyiz ama kontrol tamamen bizim elimizde değil.

Sizde döner dışında başka ürünler de var mı?

Var. Çorbası, yemeği ve birkaç ürün var. Bayağı satıyoruz, mesela mercimek çorbası ve işkembe yapıyoruz. Müşterilerimiz de beğeniyor. Ben her şeyi yaparken, yemediğim şeyi vermemeyi düşünüyorum. Mesela börek satıyorum ama o da hazır üretim, A firmasından alıyorum. Çünkü ürünlerin hepsini kendin yapamıyorsun. Börek çok kalem satılan bir ürün değil ama bulundurman gereken bir ürün. Müşteriler benden börek istiyor. Ben o böreği eve götüremiyorum, sonra kendime diyorum ki “Eve götürmüyorum ama satıyorum.” Aslında yemediğini satmaman gerekiyor ama bazı durumlarda sistemden mecbur kalıyorsun.

İşçilikten Patronluğa Geçiş

İşçilikten patronluğa geçiş sürecinizde neler değişti?
Çalışma disiplinim hep aynı kaldı ama patron olduktan sonra sorumluluğum kat kat arttı. Artık her gün 14-15 saat çalışıyorum. Hasta olduğumda bile dükkânı ben açıp kapattım. Kazanç artıyor ama stres ve yük de artıyor. Yine de işimi seviyorum. Sevmeden bu iş yapılmaz.

Aile Hayatı ve Dengeler

Yoğunluk ailenize nasıl yansıdı?
Eşim de çalışan biri. O sabahları çalışan biri. Ben ise akşamları iş yerinde kalmam gerektiği için eve geç giden biri oldum. Çocuklara zaman ayıramadım. Ancak eşim büyük bir fedakârlıkla çocuklarla ilgilendi. İşe onları hiç dâhil etmedim. Bazen küçük şeylerde yardımcı oldular ama hep kendi hayatlarına odaklandılar. İki oğlum ve bir kızım var. Üçüde okul hayatında başarılı bir şekilde ilerliyolar. Gurur verici elbette bir baba için.  Ailemin desteği olmasaydı, bu yük taşınmazdı.

Geriye Dönüp Baktığınızda…

Peki, şimdi dönüp baktığınızda ne hissediyorsunuz?
Türkiye’de memurdum. Almanya’nın bu kadar zorlu olacağını bilseydim belki gelmezdim. İnsanlar genelde para için geliyor ama burada sosyal bağlar zayıflıyor. 26 yaşında geldim, arkadaşlıklar geride kaldı. Yeni bir düzen kurmak zor oldu. Bugün işletmeci de olsam, sonuçta hâlâ işçiyiz. Sadece kendi işimizi yapıyoruz.

Yeni bir iş yeri açma veya işleri büyütme planınız var mı?

Evet ama  dükkan kendimizin olmadığı için tam bir sistem kuramadık. Mekan kiralık olunca hareket kapasiten kısıtlı oluyor. Daha iyi yapabilirdik, genişletebilirdik ama kiralık olunca istediğin yatırımı yapamıyorsun ya da istediğin şekilde yönetemiyorsun. Arada planlar oluyor; mesela yakın çevrede bir arkadaşla kiosk açmayı düşünüyoruz. Ticaret yaparken illa bir branş mecburiyeti yok. Ticaret, para kazanmak için yapılan bir şey. Gastronomideyken başka iş de yapabilirsin.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

İnsanlar birbirlerini hiç üzmesinler ve kimse kimseyi kandırmasın. Herkes insanlara daha iyi davransın. Müşterilere, yiyemediği ürünü hiç bir işöi, çalışan vermesin. Ben ver desem bile vermesin. Çünkü benim için müşteri her zaman önemliydi, mekan sahibi değil. Ben çalıştığım dönemlerde hep bu ilkeyi uyguladım. Müşteriyi tutuyordum. Mekan sahibi bana “şunu yap” dese, ben yapmazdım;  yaptırzdım. Çalışanlarıma da bunu söylüyorum, yapabilsinler. İşletmecilere çağrım şudur: insanlar size güveniyor. Tezgahınızın önünden gelip yiyecek, içecek alıyorlar. Onlara verdiğiniz ürünler her zaman sağlıklı ve temiz olsun. Para bugün var, yarın yok.

Şu an işinizden memnun musunuz?

Allah’a şükür, inancımız da herkes kadar var. Buraya geldik, çoluk çocuğumuz oldu, üç tane çocuğumuz var, ikisi erkek biri kız. İyi kariyerleri üzerinde gidiyorlar, kötü alışkanlıkları yok. En büyük kazançlar bunlar. Çünkü bunları yapıp çok şey yapan ama çocuklarını kaybedenler var. Çok büyük başarılar sağlayıp bunları kaybediyorlar. Bence en büyük başarı ve kazanç çocuklar ve onların sağlığı, kariyeri. Belki Türkiye’de olsaydım, bu karakterde çocuklarım olmayabilirdi. O yüzden ayrı bir duygu bu.

Son Söz ve Teşekkür

Hikmet Evlicoğlu’nun hikâyesi, birçok göçmenin yaşadığı zorlukları, mücadeleyi ve azmi en güzel şekilde yansıtıyor. İşçilikten işletmeciliğe uzanan, sıfırdan yeniden kurulan bir hayatın öyküsü bu. Ess-Bahn Döner, sadece bir lezzet durağı değil, aynı zamanda emek ve azmin güçlü bir simgesi olarak Hamburg’da yerini alıyor.

Bu içten ve değerli yaşam öyküsünü bizlerle paylaştığı için Hikmet Evlicoğlu’na teşekkür ederiz. Onun azmi, samimiyeti ve çalışkanlığı, sadece başarılı bir iş insanı olmadığını; aynı zamanda toplumumuzun güçlü ve ilham verici bir temsilcisi olduğunu ortaya koyuyor. Hamburg’da emeğin, dayanışmanın ve umut dolu yarınların sesi olmaya devam etmesini diliyoruz.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir