Nihat ERCAN
(TGH Onursal Başkanı)
ni.ercan@googlemail.com
Angela Merkel: ÖZGÜRLÜK
Merkel’in anılarını anlattığı, 736 sayfalık büyük boy yapıtı ÖZGÜRLÜK’ü yaklaşık 2 ayda okudum. Anılar, yalın bir Almanca ile herkesin anlayacağı dille yazılmış. Okuduklarımdan edindiğim bilgiler, onun öznel olarak yansıttıkları olmakla birlikte; onun özellikle politik yaşamını bu ülkede izleyen, etkilenen, olumlu–olumsuz tepkiler gösteren bir kişi olarak, önceki izlenimlerimle karşılaştırarak kendimce bir değerlendirmede bulundum bu deneme yazısıyla.
1954 Hamburg doğumlu Merkel, bir Luterci papaz kızıdır. Çocukluğu ve gençliği, o dönemdeki Doğu Almanya’da geçmiştir. Bir papaz kızı olarak, okul ve yükseköğrenimi dönemin baskıcı yönetimine karşıtın görece rahat geçmiş. Politik sistemin özelliklerinden dolayı kimi zorluklarla da karşılaşmıştır. Bir kadın olarak, çekingen, temkinli bir özgüvenle yetişmesinde sosyalizmin etkisi de olmuştur. Dinsel inanç ve sosyalist eşitlik; diktatörlüğün tüm baskılarına karşın, donanımlı bir kişilik geliştirmesinde ve kararlı duruşunda etkindir.
Fizik doktorası yaparak akademik kariyere ulaşmıştır. Eski Doğu Almanya’daki yaşamı oldukça ilginç olmakla birlikte, onun asıl Birleşik Almanya’daki politik yaşamı çok boyutlu, başarılar öyküsüyle öne çıkar. Merkel, 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki Almanya’nın tam bir bileşimidir. Reel sosyalizm kapitalizm içinde yok olurken, genç Merkel kapitalist Almanya’da var olur, gelişir.
W. Brandt’ın Doğu Politikası’yla evrimleşen iki Almanya’nın birleşme sürecinin ilk çığırı açılır. Kitapta alıntıladığı W. Brandt’ın ünlü tarihsel sözlerinin: “Daha fazla demokrasi cesareti” (Mehr Demokratie wagen) ve “Birlikte olan şimdi birlikte gelişiyor” (Jetzt sind wir in einer Situation, in der wieder zusammenwächst, was zusammengehört.) Merkel’in kişilik gelişiminde maya işlevi gördüğü izlenimi veriyor – kitapta açıkça belirtilmese de!
Özgürlükçü sosyalizm ya da sosyal piyasa ekonomisi bileşkesi… Sosyalizmde özgürlük, kapitalizmde eşitlik uğraşı vermek! Federal Almanya tarihinde, eski komünist, sosyal demokrat W. Brandt ve kadın politikacı Merkel öne çıkacak ve iz bırakacaklardır. W. Brandt’ın dediği söylenir: “18’inde komünist olmayanın, 25’inde hâlâ komünist olanın aklından kuşkulanırım.”
1991 yılında Helmut Kohl kabinesinde Kadın ve Gençlik Bakanı olarak yer verilen genç Merkel, CDU gibi erkek egemen, tutucu, köklü bir partinin göstermelik modern yüzüydü sanki! Tanımayanlar ve karşıt görüşlü geniş kitleler için umutsuz bir olay gibiydi. Niye yalan söyleyeyim, ben de öyle görüyordum: “Osilerin ağzına çalınmış bir parmak bal”, sus payı, kabinenin gülü!
Ancak yavaş yavaş merdivenleri tırmanması; Çevre Bakanlığı, Parti Genel Sekreterliği, CDU Genel Başkanlığı ve 16 yıllık Başbakanlık… Erkek kurtlar sofrasında belirleyici bir dişilik… AB’nin gizli başkanı, Putin’le barış ekonomisi, Trump’la ekonomik savaş ve bir Hristiyan kuantum fizikçisi duyarlılığıyla ölçülü, alçakgönüllü, sade ve yalın bir insan yaşamı sürmesi… Makam aracı minibüs olan, sokakta döner yiyebilen ve sınır boylarında sığınmacıların dramını görünce “Bu benim ülkem olamaz” duyarlılığıyla kapıları sığınmacılara açan bir insan-politikacı… Karşıtlarınca sorunlu, kendince sorumlu politikalara imza atan bir devlet kadını olmak: selamlanır ancak.
Özgür yaşamak, arkadaşıyla birlikte yaşamak, özgür politika yapmak, kadın haklarını savunmak, Osilerin ekonomik eşitliğini sağlamak, kendi partisi içindeki engelleri kaldırmak, koalisyon ortağıyla iyi geçinmek, AB’nin birliğini savunmak ve geliştirmek, AB’yi yeni üyelerle büyütmek, çevreyi korumanın küresel boyutlarını geliştirmek, atom santrallerinin kapatılması, Rusya ile konuşabilmek, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi, enerji sorunlarının azaltılması, politikacıların göz göze görüşebilmeleri, barışa giden yolun açık tutulması…
Politikanın doruklarında gezerken oralardan gönüllü inmek, bırakabilmek, “maddi gücü yeter, bitti” diyebilmek ve tüm etkin politikayı bırakabilmek… Tinsel olarak özgür olmak ve tam özgür yaşamak! Ve diyeceğini özgürce diyebilmek…
İşte özgür Angela Merkel!