İNOSAM tarafından yapılan hesaplamalara göre, Cumhuriyetin Kuruluşundan AKP iktidarının göreve geldiği Kasım 2002 tarihine kadar 235 Milyar TL borçlanan Türkiye’nin, AKP iktidarından bugüne kadar geçen süre zarfındaki toplam borç stoku, Türkiye’nin toplam büyüme oranını fersah fersah katlayarak yüzde bin 700 oranında arttı. Kasım 2002 başında 235 milyar TL olan toplam borç stoku, 2022 Kasım ayı itibariyle 4 Trilyon 8 Milyar TL’yi geçti. Güncel resmi verilere göre hesaplanan rakamlara göre yeni doğan her çocuk 47 bin 332 TL borçla doğuyor.
KİŞİ BAŞINA BORÇ 47 BİN 332 TL…
Özel sektör, Merkez Bankası ve yerel yönetimlerin borcunu kapsamayan, yalnızca merkezi yönetimin yani AKP hükümetinin yarattığı borçtan mülhem söz konusu borç stoku ekonomik büyümenin yanı sıra döviz kurundaki yapay baskılamalara rağmen rekora koşuyor. Kişi başına düşen milli geliriyle dünyada 81’inci sıraya gerileyen ve 9 bin dolarlara demir atan Türkiye, kişi başına düşen 47 bin 332 TL’lik borcu da çoktan geçerek kişi başına düşen toplam borç miktarıyla dünya sıralamasında yeni ve bir başka rekora da imza atmaya doğru emin adımlarla ilerliyor.
TÜRKİYE BORÇTA DA DÜNYA REKORUNA İMZA ATTI!
Bir başka ifadeyle; Türkiye’de 2002 Kasım’ında her bebek 3 bin 374 TL borçla dünyaya gelirken, bugün doğan her bebek 47 bin 332 TL borçla doğmaktadır. İNOSAM uzmanları tarafından yapılan hesaplamalara göre; asgari ücretli bir işçi aile fertleri hariç yalnızca kendisinin bu borcu ödeyebilmesi için yemeden, içmeden, hiçbir harcama yapmadan 9 ay boyunca çalışması gerekmektedir. 4 kişilik ailesi olan bir memur çadırda yaşasa, battaniyelere sarılarak ısınsa, başkalarının verdiği giyeceklerle yetinse, çocuklarını okula göndermese, hastalanmasa, iş yerine yürüyerek gidip-gelse, haberleşme ihtiyaçlarını tamamen kısıtlasa 189 bin 328 TL’lik borcunu ödeyebilmesi için iki yıl 1 ay 8 günlük maaşını devlete bağışlaması gerekiyor.
BORCU YAPAN HÜKÜMET ÖDEYEN FAKİR HALK!
Rakamlarla ilgili konuşan İNOSAM sözcüsü Dr. Hasan Türkel, Bu borç yıllardır statüko dediğimiz ekonomi-politiğinin eseridir. Tabii ki, bu borcu yaratan ve kullanan biz değiliz. Beceriksiz hükümetin yaptığı borcu işçiye, işsize, memura, emekliye, dar ve sabit gelirliye ödetmeye çalışan hükümeti kınıyoruz. Borcu kullananlar popülizm, yandaş çarkı, ahbap-çavuş ekonomisi ile halkın sırtında parazitleşmiş siyasetçi ve rantiyecilerdir. Ama borcu geri ödeyecek olanlar bugün ve gelecekteki bütün T.C. vatandaşlarıdır. Böyle bir devlet ne refah üretebilir ne de üretilen refahı tüm vatandaşlarına adil bir şekilde dağıtabilir. Geleneksel talan ve hortumlama ekonomisine devam! diyen hükümet, yoksulların, dar ve sabit gelirlilerin, emekli, dul ve yetimlerin oylarıyla iş başına gelmesine rağmen iktidarın nimetlerini küresel finansla ve AKrantiyeyle paylaştığı gibi trilyonlarla anılan ülke borçlarını da fakir fukaranın sırtına yükleyerek cumhuriyet tarihindeki talihsiz rekora imza atmıştır, dedi.