Ahmet Durmuş
info@hamburghaber.de
Hamburg, iki önemli seçime birden hazırlanıyor. Bu da Türk kökenli seçmenlerin alacağı tutumun büyük bir önem taşıdığı anlamına geliyor.
Almanya genelinde 23 Şubat’ta ve bir hafta sonra, 2 Mart’ta Hamburg Eyalet seçimleri yapılacak. Seçimlere artık sayılı günler kaldı ve Türk kökenli seçmenler de bu süreçte güçlerini ve sorumluluklarını göstermek zorunda.
Almanya’da aşırı sağın yükselişi artık yadsınamaz bir gerçek. Bu durum sadece Almanya’nın değil, Avrupa’nın siyasi ve toplumsal yapısını tehdit eden bir olgu haline gelmiş durumda. Dünyanın en büyük sermayesini elinde bulunduran ultra zenginler, okyanus ötesinden Almanya’daki aşırı sağcı partilere açık destek veriyor. Radikal sağ gruplara sağlanan bu destek, onların daha cesur ve organize hale gelmesine neden olurken, onlarda demokratik ortamı tehdit ediyor ve iktidara yürüme süreçlerini hızlandırıyorlar.
Avrupa’nın lokomotif gücü olan Almanya’da siyasi istikrar, aşırı sağın etkisini sınırlamak için atılacak adımlara bağlı. Bu kritik dönemde Türk kökenli seçmenlerin alacağı tutum, yalnızca Almanya’nın değil, tüm Avrupa’nın geleceği üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olabilir.
Almanya’da yaklaşık 1,2 milyon Türk kökenli seçmen bulunuyor. Bu büyük nüfus, özellikle Almanya’daki kritik seçim bölgelerinde sonuçları değiştirebilecek bir güce sahip. Ancak ne yazık ki, geçmiş seçimlerde sandığa katılım oranlarının düşük olması, bu potansiyelin yeterince değerlendirilemediğini de bize gösteriyor.
Geçmiş deneyimlerden ders alarak ve yükselen aşırı sağın etkisini kırmak için Türk kökenli seçmenler olarak yalnızca bireysel vatandaşlık görevimizi yerine getirmekle kalmamalı, aynı zamanda aşırı sağın yükselişine karşı güçlü bir demokratik duruş sergileyerek toplumsal barışı ortamını ve çok kültürlü renkli yapıyı savunmalıyız.
Aşırı sağ hareketler, yalnızca çok kültürlü ortak yaşamı tehdit etmiyor, aynı zamanda yabancılara ve göçmenlere yönelik açık bir düşmanlık politikası izliyor. “Geri dönüş planları” ve “tek yönlü uçak biletleri” söylemleriyle yabancı kökenlilerin ülkeden çıkarılması hedefleniyor. Bu söylemler artık birer hayal değil, somut bir tehdit haline gelmiş durumda.
Küresel çapta artan Göç dalgaları ve iklim değişikliği, en çok göçmenleri etkileyecek. Türk kökenli göçmenler de bu tehdidin içinde yer alıyor. Bu nedenle sandığa gitmek sadece bir hak değil, aynı zamanda büyük bir sorumluluktur.
Bu seçim, aşırı sağa karşı verilen mücadelenin kader anıdır. Demokratik değerlerimizi, çok kültürlü yaşamı ve ortak geleceğimizi korumak için sandığa giderek sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Geçmiş seçimlerdeki düşük katılım oranlarını göz önüne alarak, bu kez daha güçlü bir şekilde demokrasimizi savunmalıyız.
Unutmayalım ki, Almanya’da aşırı sağın güçlenmesi yalnızca çok kültürlü yaşamı tehdit etmeyecek, aynı zamanda toplumsal barışımızı ve çocuklarımızın gelecek hayallerini de tehlikeye atacaktır.
Tam da bu nedenle, demokratik bir ortamda barış içinde yaşamak için sandığa gitmeli ve oylarımızla geleceğimizi şekillendirmeliyiz. Bu seçim sadece Almanya için değil, Avrupa ve dünya için de kritik bir dönüm noktasıdır. Sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de koruyacak bir adım atmalıyız.
Hadi, hep birlikte harekete geçelim, demokrasimizi savunalım ve aşırı sağa dur diyelim! Bu seçim çok kritik: Geleceğe olumlu yön vermek için seçime katıl, “Ben de varım” de ve harekete geç!
Yazarın Tüm yazıları