ATİF derneği adına yapılan açılış konuşmasında, “ bugün Suriye başta olmak üzere ortadoğu ve Arap Yarım adasında yaşanan gelişmelerin çok yönlü etki alanının olduğu, bölgede yaşanan gelişmelerin ABD, AB ve Rusya-Çin gibi emperyalistlerin kapışmasından, Türkiye, İran ve Kürt hareketi olmak üzere bölgedeki bir çok etkeni yakından ilgilendirdiği bunun için de her aşamasının yakından irdelenmesi gerektiğini düşündüklerini bu kapsamda bir kez daha Haluk Gerger’le bu süreci irdelemeye çalışacakları” ifade edildi.
Konuşmasına Arap Halklarının tarihsel sürecini irdeleyerek başlayan Gerger, resmi ve Kemalist tarih anlayışının bize öğrettiğinin tersine Arap Halklarının şanlı bir direniş tarihine sahip olduklarını söyledi.
Bugün Arap Yarımadasında yaşanan isyanları değerlendirirken Arapları küçük görme, emperyalizmi her şeye kadir görme ve steril devrim anlayışı gibi bakış açılarının olumsuz yansımalarını gördüğünü dile getirdi.
Arap ülkülerinde yaşananların bir isyan olduğunu ve bu isyanların devrimsel sürecin önünü açtığını da belirten Gerger, önderliksiz sokak hareketleri olarak bu isyanların ancak demokratik muhtevaya sahip olabileceğini belirtti.
Türkiye’nin özellikle de Suriye meselesinde bu kadar açığa çıkan Ortadoğu’dan kurtulamamasının iki nedeni olduğunu, bunun birinin emperyalizme bağımlılık, diğerinin ise Kürt’ün varlığı olduğunu belirtti. Bugün Türkiye’nin Suriye kartına bu kadar açık oynamasının asıl nedeninin orada oluşmuş olan Kürt oluşumunun önünü kesmek olduğunu söyledi.
Suriye ve Irak’ta Kürtlerin uyguladığı politikaları doğru bulduğunu belirten Gerger, Kürtlerin her bir parçada, Federasyon, özerlik ya da farklı bir tarzda kendi yönetimlerini kurmalarının desteklenmesi gerektiği, Kürtlerin demokratik haklarına kavuşmasının hem Kürt halkının, hem de onları baskı altında tutan devletlerin halklarını özgürleştirici bir rolü olduğunun kavranması gerektiğine de vurgu yaptı.
Gerger konuşmasına devamla, ”Ama bu tam tersi bir etki de yapabilir yani Kürtlerin kurtuluşu faşizmin iktidara gelmesiyle de sonuçlanabilir. Türkiye’de faşizmin vurucu gücünü artık doktorlar, profösörler, gazeteciler, mimarlar gibi toplumun bürokrat ve üst tabakasının oluşturduğunu, bunun çok tehlikeli bir gelişme olduğunu’’ belirtti.
Dinleyicilerin soru ve görüşlerinin alınıp yanıtlanmasından sonra yoğun bir ilgi gören panel sona erdi.