ORTA ASYADAN izlenimler -1

Nihat ERCAN

(TGH Onursal Başkanı)
ni.ercan@googlemail.com


ORTA ASYADAN izlenimler (1)

Yıllardır Atayurdumuz Orta Asya’yı Türk kökenli soydaşların yaşadığı yerleri görmek, tarihsel süreç içindeki gelişmeleri, durumları gözlemlemek, kültürel kalıntılarını ve de yaşayan insanlarıyla tanış olmak isterdim. Daha önce Azarbaycan’nı görüp kimi karmaşık izlenimler edinmiştim. Kısa sürede çok şey görüp tanımasam da, bana göra önemli bazı bilgileri edinme olanağım olmuştu. Şimdiyse, gezebildiğimiz kadarıyla, Kırgızlstan, Kazakistan ve Özbekistan’ın tarihsel, kültürel, ekonomik, sosyal güncel yanlarından bir turistik geziden daha çok şeylerle ayrıldık.

Öncelikle belirteyim ki çok duygusal ve de çok duyarlıydık. Önemli bir olumsuzluk üzüyor, küçük olumluklar sevindiriyordu.
En önemlisi de bizimle, tam anlaşılmasa da Türkçe konuşulabilirlik gerçekliği, çok hoş bir şölenlerine dönüşüyordu. Bu gerçeklik olgusunda maddesel ve manevi çok boyutlu, çok şeyler anlıyorduk. Üç boyutlu fizik, üç boyutlu zaman, düşünce, bilinç ve de sevgi boyutunda insanlar. Hani Büyük Ozan Nazım Hikmet’in deyişiyle “Anlamak, sevgilim, o, müthiş bir bahtiyarlık, anlamak gideni ve gelmekte olanı”.

Beş saatlık gece uçuşu öncesi dört aile, sekiz kişi Istanbul havalimanında buluşuyoruz. Ortak payda konumunda biziz, diğerleri birbirlerini tanımayan altı kişilik üç aile. Gezi kılavuzumuz yok. O bizi Bişkek havalimanında karşılayacakmış. Uçağa bindik, birlikte oturduk. Tümümüz ilk kez Türkistan yolcusuyuz. Heyacanımızı birbirimizden gizliyoruz, başka konulardan söz ediyoruz. Beş saat geçmek bilmiyor, yeme içme, film seyretme, telefon oyunları… Sonunda inmek için alçalmaya başldık, Kentin ışıkları göründü, yaklaştık Bişkek’e, havalimanına daha ileride, derken iniş gerçekleşti, alkışlandı yere konmamız. Sınır kapısından girişimiz de şok yaşadık. Gorevlilerin dili Rusça idi, ne ingilizce ne Almanca ve ne de Türkçe işe yaramadı, uzun dentimlerden sonra girebildik kardeş kapısından. Sınır görevlileri Rus kökenli belki, ayırt edemedik.

Kazakistana girişimiz de, her iki devlet görevlijerince sıkı denetmden geçerek oldu. Daha, büyük Abi Rusya etkin bu ülkelerde, devlet işlerinde…

Kırgızistan’da, Bişkek kent merkezi, Tarih müzesi, ve yaylalardaki Otaklarda konaklamak, bir de yemekte güzel ezgijeri canlı dinlerken kımız tatmak ilginç. Evet bir de Manaz Destanı ikliminde yetişmiş, evrensel Kırgız Yszarı Cengiz Aytmatof… At sürüleri, ve eti ve sütü, Kırgız Kalpaklı insanlar, ibrikli tuvaletler, Ve bir de dünya Markası Coca.
Cola. !!!. Sosyalizmden ise Rusça ve kent planlaması
Milli gelir 2700 dolar, askeri ücret ayda 240 dolar, Tarım ve hayvancılık ana üretim alanı, fakir bir ülke…ve yaylalar, dağlar; Tanrı Dağları !!! Geçmişle gelecek içiçe bugünü sorguluyor…

Kazakistan yaklaşık 20 mülyon nüfüslu, 2.725.000 km kare yüz ölcümüyle ve yeraltı kaynakları gaz, petrol, diğer madenler ve pamuk üretimiyle zengin bir gelişmekte olan ülke. Almaata eski baş kent, büyük bir verleşim yeri, hava kirliliği yoğun ekzozgazı nedenli, çok fazla otomobil var. Ana yollar tıkanıyormuş belli aralıklarla. Sosyalızmin kent plancılığı, dosdoğru geniş yollar, ve kişiliksiz yapılaşma, kent kimliksiz bizde olduğu gibi…Müzik araçları müzesi zengin ve engin bir yer. Kasakistan Oteli bir doruk, geçmişi silen bügüne bakan görkemiyle yükseliyor. Seyir Tepesinde güneşin batışına kadeh kaldırmak çok hoş… (2. Bölüm Türkistan)

 

Yazarın tüm yazıları

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir