Nihat ERCAN
(TGH Onursal Başkanı)
ni.ercan@googlemail.com
Ülkemizde genç nüfus oranı yüksek olması bir umut kaynağı, bir övünç nedeniydi 20.yy. ve sonrasında. Ancak bu durum son yıllarda değişti, genç nüfusumuz azalmaya başladı, önümüzdeki on yıllarda bu sürecin daha da hızlanarak ivmeleneceği belirtiliyor uzmanlarca. Bu tersine gidişin en temel nedenleri; ülkemizdeki yoksullaşma, işsizlik, eşitsizlik, hukuksuzluk ve de umutsuzluk olarak sıralanabilir. Yoksulluk, işsizlik genç ve çocuk nüfusumuzda doruk yapmıştır. Evlenme çocuk edinme gittikçe azalmaktadır.
Var olan durumdaki çocuklarımızın, beslenme, sağlık, barınma, eğitim alanlarında durumları yer yer çok olumsuz gelişmeler göstermektedir. Çocuklar beslenme barınma, sağlık gibi alanlardan ele alındığında durumun olumsuzluğu gelişmiş ülkelerle karşılaştırılamaz boyutlara ulaşmaktadır. Her 5 çocuktan biri yoksuldur, açtır, eksik, bozuk beslenmektedir, bedensel ve zihinsel az gelişmiştir. Çağdışı niteliksiz eğitimden söz etmek başlı başına bir başka yıkımdır.
Bu saptamalar geri kalmış ülkelerin ortak özellikleridir. Çözümlenebilecek toplumsal, ekonomik, politik bilindik sorunlarıdır o ülkelerin.
Son dönemde ülkemizde daha ürpertici başka sorunları gündemdedir çocuklarımızın.
Eğitim dışında, okulsuz öğretmensiz olan çocukların okullulara oranı ve sayısı oldukça yüksektir. TÜİK son 8 yıldır kayıp çocuklara ilişkin veri açıklamıyormuş. Bundan önceki sayılar, yılda ortalama 8_10 bin çocuk olarak belirleniyor ve 8 yılda 104 bin kayıp çocuktan söz ediliyor. verilerine göre bir milyonun üzerinde çocuklar nerede, ne yapıyorlar, çalıştırılıyorlar mı, tarikat cemaat ellerinde mi, yaşıyorlar mı, organ mafyası tuzakların da mı, yurtdışına kaçırılmışlar mı, cinsel istismara uğrayanlar ne kadar belirsiz. Tüm bu kötü gidişatın üstüne, bir de çocukların ve de özellikle kız çocukların istirmarı ve öldürülmeleri , katillerinin genelde yakın çevrelerden olması, etkin bir yargılamanın yapılarak caydırıcı cezaların ve diğer önleyici, iyileştirici çok boyutlu önlemlerin alınamaması, alınmaması, toplumumuzun geleceğini ciddi olarak sarsmakta, yıpratmakta, sonu dönülmez çıkmazlara sürüklemektedir. Çağdaş bir toplum cehaletin kutsandığı iklimde gelişip var olamaz. Gelecekte her şeyi düzeltmek olanağı, fırsatı doğabilir ancak bunun girişimini yapacak, gerçekleştirecek ÖZNEyi, yani geleceğimiz çocuklarımızı yıpratır, yeterince donanımlı insanlar olarak yetiştiremezsek, yetkin bir geleseğimiz olmayacaktır. Yarınlarımızı bugünden yok etmeyelim
Çocuklarımızı koruyalım, onları bedensel zihinsel gelişecekleri her türden ortamları, olanakları sağlayalım ki toplum olarak ulus olarak evrensel olsun, kardeşçe, dostça barış içinde bu yerkürede sürüp gitsin insanlık yaşamı.
14.09.2024, Antalya