PEGIDA: İslam Karşıtlığı (AfD Kamuflajı)

Nihat ERCAN

(TGH Onursal Başkanı)
ni.ercan@googlemail.com

 

PEGIDA: İslam Karşıtlığı (AfD Kamuflajı)


Almanya ́nın Doğu-Batı birliği sağlandıktan sonra, özellikle bu birleşmenin getirdiği ek harcamaların artması ve döngüsel (konjuktürel) küresel ekonomik daralmalar, silahlanmaya ayrılan kaynaklar nedeniyle çalışan kesimlerin ve emeklilerin gelirlerinde önemli azalmalar oldu. Batının kapitalist ekonomik düzenine Doğu binsanları uyum göstermekte zorlendı, Kademeli iyileştirme düzenlemeleri, Batıda yaşayanlardan ek vergi kesintileri ve sosyal yardımların azaltılması gibi bir çok nedenle, petrol fiatlarındaki yükselme ülkenin yaşam koşullarını zorlaştırmıştı. İşsizlik artmış, gençlerin gelecek umutları sarsılmıştı.

Bu ortamda kimi gerici kesimlerde hep var olan ırkçı gizilgüç (potansiyel) kolaylıkla harekete geçirilebilirdi. Ülkeye Suriyelilerin de getirilmesiyle birlikte özünde ırkçı olan yabancı ve İslam düşmanlığı yeniden hortlatıldı. Hatta tüm istenmeyenler, dışlanan kesimler kapsayıcı bir kavramda toplandı ve hedef olarak belirlendi: İslam Karşıtlığı ! Politik İslamın doruk yaptığı İS denilen İslam Devleti eylemlerinin beslediği bu çarpık ideoloji Almanya politik ortamına PEGIDA kamuflajlı bir Alternatif sundu: AfD
Pazartesi Gösterileri denilen Eylemler: „Sicili bozuk, Yeni Nazi destekli liderin arkasına takılan her toplumsal katmandan insanların varlığı, olayın küçümsenerek savsaklanacak basitlikte olmadığını gösteriyor. Üstelik bir sonraki eyleme katılımın sürekli artması ve egemen politik kesimlerin farklı yaklaşımları olayın boyutunun büyüklüğünü ve önemini gösteriyor. Dresden ́de başlayan bu İslam Karşıtlığı, hiçbir başka yorum ve yaklaşıma yer bırakmayan Irkçılıktır, güncel adı yabancı düşmanlığı , insanlık düşmanlığıdır. Tüm Politik Sınıf adımını buna göre atmalıdır. Her türlü kafa karışıklığı, yorum farklılığı, yanlış dayanışma, acıma, ucuz popülizm, oy kaygısı, kaypak , dönek tutum, savsaklama ve zamana yayma gibi aymazlıklar, önlenmesi giderek zorlaşan sürecin acı toplumsal yıkımlara doğru ilerlemesine yol açabilir.“ (N.Ercan , 31.Aralık 2014, Elbe Expres ́te yayınlandı, Das Türkler AB ve Türkiye adlı kitaptan alıntı s.99.)
„Almanya ́da yaşayan çok farklı etnik ve ulusal kökenlerden, dünya görüşlerinden insanların tüm diğer niteliklerinden soyutlanarak kimliklerinin salt „Müslümanlar“ kavramına indirgenerek, olduğundan büyük ve tek örnek gösterilmesi, hesaplı ya da hesapsız böyle yalın kategorize edilmeleri, komuoyunda, medyada yalnızca bu kavram kullanılarak, çok örnek bu insanların özellikle de olumsuz eylemlerde de bulunan terörist, politik islamcı, kriminal, yobaz ögelerle özdeşleştirilerek diskrimine edilmeleri „Uygarlık Çatışmaları“ kuramına da uygun çağdaş FENOMENdir . Bu konuda kimi uyarılar olmakla birlikte, Alman politik sınıfının bu kavramı kullanmaktan vazgeçmek bir yana, tersine özellikle ulusal/kültürel kimlikleri ve bu kimliklerin özünü, ana ögesini, olmazsa olmazını oluşturan anadillerinin öğrenimine, gelinen yerin dili (Herkunftsprachen) fantastik uydurulmasıyla önem verilmemesi, var olan yetersiz olanakların da giderek daha da kısıtlanması, yok sayılması ve „Müslüman Almanlar“ yetiştirme projelerine uygun politikaların yarım yüz yıldır ulaşmaya çalıştığı sonuç PEGIDA„ Batının İslamlaştırılmasına karşı Yurtseverler“ adlı „ucub’“lerin ve eylemlerin yaratılmasıdır. Bu olay aynı zamanda çelişkili UYUM stratejilerinin bir ürünü, politik sınıf temsilcilerinin şaşkınlığı, hazırlıksız yakalanarak ne yapacaklarını bilmeden tutarsız demeçlere sarılmaları, oy kaybı derdi ve öngörüsüzlüklerinin, yanılgılarının ve de başarısız (kim bilir belki de başarılı!) politikalarının sonucudur!
Bu konuda alınacak önlemler, yapılacak işler şöyle sıralanabilir:
1. Doğrudan Federal Hükümetin ve Parlamentonun öncülük edeceği karşı eylemlerdir. Dresten ́de ve Berlin ́de milyonluk Protesto
yürüyüşleri ve kınama toplantıları düzenlenerek kararlı tutum gösterilmelidir.
2. Eyalet hükümetleri, Parlamentoları bölgelerinde yeterli girişimlerde bulunmalıdırlar.
3. Her türlü demokratik, yasal önlem geciktirilmeden alınmalıdır.
4. Dinselleşme-dincileşme politikaları gözden geçirilerek, evrensel hukuk, insan hakları ve katılımcı demokrasi temelinde inançlara
saygılı, çağdaş, laik, hoşgörülü din anlayışının toplumun tüm kesimlerince benimsenmesi yönünde etkin olunmalıdır.
5. Görsel ve yazılı medya, basın, sorumlu, doğru yayınlarla bu alandaki güncel ve kalıcı katkılarını sağlamalıdır.
6. Ekonomik, politik, sosyal, kültürel alanlardaki eksiklikler, yetersizlikler, eşitsizliklerin giderilmesi, ciddi bilimsel araştırmalar temelinde toplumsal projeler orta ve uzun süreli olarak gündeme alınmalı; göstermelik zirveler, simgesel doruklarla değil, örgün ve yaygın genel eğitimle en geniş kesimlere ulaşılarak, birlikte yaşayarak içselleştirilmeye yönelinmelidir.
Var olanı var olan olarak görüp, ondan hareket edilmesi yerine, var olanı yok, istenilenin var sayılması stratejinin / politikalarının başarısızlıktan başka sonucu olamaz. Toplumsal huzurun ve barışın yaşam biçimine dönüştürülmesi zor da olsa, uzun da sürse, engellemelerle başarısızlık olasılığı da bulunsa, denenmesi zorunluluktur. (Hamburg, 31 Aralık 2014)“
Bu uyarılar 10 yıl önce yapılmıştı ama Almanya politik kesimleri önemsememeyi yeğledi, ciddi mücadeleye girişmedi. Son dönemlerde
özellikle güçlenerek Alman Demokrasisini tehdit eder nicelik ve niteliğe ulaşan AfD`in politikacılarının „Göçmen ve yabancı uyruklu insanların, alman yurttaşı olsalar bile zorla Almanyadan çıkarılması’nın bir toplantıda gündeme getirilmesi demokratik geniş alman halkında ŞOK etkisi yaptı da yığınsal sürekli kınama, bilgilendirme, bilinçlendirme atılımları gerçekleşti. Almanya Demokrasisini tehdit eder nicelik ve niteliğe ulaşan AfD ile etkin mücadele edilmesi gereğini geniş demokrasi kesimleri gördü, büyük tepkiler gösteriyor. Bu tepkilerin bir demokratik varoluşsal bilince dönüşmesi, süreklilik kazanması, Almanya toplumunun 2030’lar da, 1930’ların hayaletinin yeniden hortlamasının önalımı olacaktır. Yoksa…!

Hamburg, 2 Nisan 2024

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir