-
Av. Serap Kervan Küçük
serapkervan@hotmail.com
Değerli Okurlar,
Bu ilk yazımda kendimi kısaca tanıtmak isterim. İsmim Serap Kervan Küçük, 22 yıldır İzmir’de serbest avukatlık yapmaktayım.
Karşılaştığımız hukuki sorunlar, Türk hukukuna göre çözüm önerileri ve güncel uygulama konularında yazılar yazacağım. Sizlerin cevaplanmasını istediğiniz sorularınız olur ise lütfen bana yazın, memnuniyetle yanıtlamak isterim.
Bana gazetelerinde yer veren değerli HAMBURG HABER ailesine teşekkür ederim.
İlk yazımda bugün sabah bana gelen bir davadaki olayı paylaşmak istedim. Üniversite mezunu 24 yaşındaki genç geçen sene, araba kiralamak için bir Rent A Car firmasına başvurmuş. Gencimiz sözleşme imzalayıp aracı kiralamış. Kiralama yaparken de rent a car firmasının isteği doğrultusunda boş bir senedi (bonoyu) imzalayıp firmaya vermiş. Aracı iki gün sonra firmaya iade etmiş, imzaladığı boş senedin de iptalini istemiş. Firma “Senedi kaybettik, aradık bulamıyoruz” demiş. Aradan bir yıl geçmiş, dün o imzaladığı boş senedin
10.000.000,00 TL (On milyon) yazılarak doldurulduğunu kendisine gelen ödeme emri ile öğrenmiş! Şimdi ne yapabiliriz diye soruyor. Elbette hukuki süreç işleyecek, tabir yerinde ise gencimiz mahkemelerde sürünecek.
Fakat bu tür olaylar maalesef halen yaşanıyor, eğitimli olsun ya da olmasın insanların başına geliyor. Çünkü yazıyı umursamıyoruz! Verdiği senet aslında teminat senedi. Senedin teminat olduğunu senedin üstüne yazsa veya senede bir bedel yazıp sözleşmeye senedin teminat için verildiğini yazsa idi böyle bir sorunu olmayacaktı.
Yazıyı bulan ilk millet Sümerler. Ne zaman? M.Ö. 3300 de.
Sümerlerin yazdığı metinlerden birisinde “….bizim kanun ve geleneklerimize göre her sözleşme belirli kurallar içinde yazılmalıdır. Yazılı olmayan sözleşmeler için hiç bir hak ileri sürülemez ve mahkemeye başvurulamaz. Bu yüzden ev, bahçe, tarla, köle, hayvan satmak, kiralamak, borç alıp vermek, mirasını ölmeden bölüştürmek, çocuğunu evlatlıktan çıkarmak veya evlatlık almak isteyenler …bir sözleşme yapmak zorundalar…”.
denilmiştir. İnsanlar bundan 5300 yıl önce yazıya dökülmeyen konuların geçerli olmayacağını benimsemişlerdir.
Günümüzde yazı yazabilmek için artık çivi, kil blok veya parşömen bulma derdimiz yok. Bir kalem bir boş kağıt işimizi görür. Yazıcı kağıdı olmasına dahi gerek yok, defter yaprağı, çikolata kağıdı veya herhangi bir boş kağıt işimizi görür. Bu kağıda iki satır şeklinde sözleştiğimiz önemli hususları yazmamız gerekir. Yazıya güveneceğiz. Tüm anlaşmalarımızı yazılı yapmak artık bir zorunluluk. Yoksa daha çooooook mahkemelerde sürünürüz.
Saygı ve selamlarımla,