Yoldaş, Olaf Sholz’un yanına neden oturamadı

Kuzey Almanya Alevi Birliği Başkanı Cengiz Orhan, ‘Şura Başkanı Mustafa Yoldaş’a Aleviliği tarif etmek düşmez’


Ahmet DURMUŞ /hamburghaber

Almanya’da ilk kez Hamburg eyaletinde Müslümanlarla bir “Hak Eşitliği Antlaşması” imzalanacak. Antlaşmayla Müslümanlar da hukukî açıdan diğer dinî topluluklarla eşit bir statüye kavuşacak.

İşte ne olduysa 14 Ağustos 2012 Hamburg Belediye Sarayı’nda yapılan toplantıyla başladı.

Hamburg Eyalet Başbakanı Olaf Scholz’un, ‘devlet anlaşması’ görüşmelerinin tamamlanmasından sonra, belediye sarayı’nda düzenlediği ve Müslümanları temsilen DİTİB’den Dr. Zekeriya Altuğ, VIKZ’den Murat Pırıldar, ŞURA’dan Daniel Abdin ve AABF’ndan Aziz Aslandemir’in katılmasından sonra başladı.

Müslümanları üç İslami örgüt (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) DİTİB’den Dr. Zekeriya Altuğ, (İslam Kültür Merkezleri Birliği ) VIKZ’den Murat Pırıldar, (İslam Şurası ) ŞURA’dan Daniel Abdin temsil ederken, Alevileri ise masada yer alan AABF’ndan Aziz Aslandemir temsil etti.

İlk kez Hamburg’da Müslümanlarla hukuki alanda diğer din gruplarıyla eşit haklar sağlayacak ‘devlet anlaşması’na karşı CDU Hamburg Eyalet Milletvekli Nikolaus Haufler’in açıklamsı Alman Bild Gazetesi’nde, ‘Scholz, radikallerle mi müzakerelerde bulunuyor?’ başlığıyla kamuoyunda büyük bir yankı buldu. Ve CDU’lu vekilin hedefinde ise özellikle Müslümanları temsil eden İslam ŞURA’sı ile Milli Görüş Teşkilatı vardı.

İşte HAMBURGHABER bunun üzerine İslam Şurası Başkanı Mustafa Yoldaş ile görüştü ve konuyla ilgili görüşlerini sayfamızda da okuduğunuz gibi gündeme getirdi. Ama işin diğer tarafı ise ŞURA Başkanı Yoldaş, CDU’lu vekile cevap verirken Türkiye’nin de sık sık gündemini meşgul eden ve Avrupa’da olduğu gibi Almanya’da da tartışılan Sunni-Alevilik tartışmasında, Alevilik bir Din midir konusu üzerine görüşlerini açıkladı ve ilk defa Hamburg’da gerçekleşen Müslümanlarla devlet arasında yapılacak olan ‘’Devlet anlaşması’’ için Alevilerin kendilerini ayrı bir din olarak ayırıp anlaşmaya ayrı bir taraf olarak imza atmasını eleştirmesi ve Aleviliği ayrı bir din olarak görenleri Maoist, Leninis, Marksist Aleviler diye tanımlaması Alevi Cemaati tarafından sert bir tepkiyle karşılandı.

İslam Şurası Başkanı Mustafa Yoldaş’la yaptığımız söyleşiden sonra, Alevi Cemaatine de söz hakkı doğması üzerine HAMBURGHABER’i arayan Almanya Alevi Birliği Federasyonu Kuzey Almanya Bölge Başkanı Cengiz Orhan’la da görüştük.

İşte Mustafa Yoldaş’ın yaptı açıklamalarda Alevi Cemaatini inciten ve o açıklamalara verilen cevaplar:

HAMBURGHABER —-Sayın Orhan, Mustafa Yoldaş’ın HamburgHaber’de çıkan söyleşide karşı çıktığınız ve/veya hakaret olarak algıladıklarınız nedir?

Şimdi bakın “Staatsvertrag” konusunda bir konuşma yapılıyor ama Staatsvertragın ne getirdiğini götürdüğünü anlatmıyor. Şimdi ben bu Staatsvertrag’ın bizim açımızda anlamı nedir, önce kısa onu söyleyeyim. Alevilik tarihinde bir devletin Alevilerle ilgili ilk kez bir yazılı anlaşma yapmasıdır. Bunun anlamı büyük. Müslümanlar açısından baktığımızda buda çok önemli. Hatırlarsınız Cumhurbaşkanı Wulff, bir konuşmasında şunu demişti, ’’İslam Almanya’ya geldi, buraya aittir.’’ Ben bunu sevinçle karşıladım. Bu ne demektir, bu insanları insan olarak algılamak, insanlar bir kişi de olsa, birkaç milyon da olsa bir yerde yaşıyorlarsa o insanların dinine saygı göstermektir, o insanları olduğu gibi kabul etmektir.

Şimdi Staatsvertrag ‘’Hak Eşitliği Antlaşması’’ bu devlet anlaşmasının altında yatan anlamda budur. Bize çok fazla maddi finansal herhangi bir getirisi yoktur . Ama anlamı şudur bizi insan olarak, inanç olarak , buna din de diyebilirsiniz, felsefe de diyebilirsiniz, öğreti de diyebilirsiniz, kim nasıl görüyorsa görsün, bu inancın burada devlet seviyesinde kabul edilmesidir, tanınmasıdır. Müslümanlar açısından da budur, bunu olumlu karşılıyoruz doğru bir adımdır ve öyle de olmalıdır. Başka dinler için de ben bunu istiyorum. Budistler içinde yapılmalıdır, Bahailer içinde yapılmalıdır, bir kişi dahi olsa bu insanların inancına saygı gösterilmelidir. Bizim için en büyük anlamı budur.

HAMBURGHABER –Şimdi bu röportajda islam Şurası Başkanı Mustafa Yoldaş’ın verdiği açıklamalarda sizi rahatsız eden ne?

—-Şimdi bu röportajda Mustafa Yoldaş’ın verdiği açıklamalarda bizi rahatsız eden kısmı nedire gelirsek. Ben Müslümanı tarif etmiyorum. Müslüman inandığı gibi inanabilir. Ateisti tarif etme hakkı bana düşmez. Onları daha iyi tarif etme hakkı bana düşmez. Bizim Alevilikte şu vardır; Bizim mürşitlerimiz Pirlerimiz hep şunu bize öğretmiştir, 72 millete aynı nazarla bakarız diye. Biz de öyle bakıyoruz. Kim kendini nasıl ifade ediyorsa o odur, onun inancı odur, onun düşüncesi odur ve biz buna saygı gösteririz. O anlamda Mustafa Yoldaş’a Aleviliği tarif etmek düşmez. Yani konuşmasında beni özellikle rahatsız eden şey bu. Bir taraftan gerçekten kendini demokrat liberal veya ılımlı bir İslam önderi veya ŞURA’nın başkanı olarak tanıtmaya çalışıyor ama, diğer taraftan kalkıyor gerçekten Alevileri kendi perspektifinden ifade etmeye çalışıyor. Bu hoş değil. Bunu yapmaması lazım, kendisine yakışmaz.

İnsanlara peygamberin kim, kitabın ne gibi klişe laflarla insanları bir yerlere sıkıştırmaya kalkmasın. İnsanlar kendi Peygamberini de bilir, kendi kitabını da bilir. Aleviler tüm peygamberlere saygılıdırlar. Yoldaş bilmeli ki, liberalliğin, demokratlığın özü şudur, başka inanca, başka düşünceye saygı duymaktır. Eğer bir düşünce bir başka düşünce üzerinde, bir inanç başka bir inanç üzerinde saygısızlık yapıp onu üstün görmeye kalkıyorsa bu ne demokratlığa ne liberalliğe ne de insanlığa yakışır. Şimdi burada yazının içeriğinde kendilerini bir yerlerde görüyorlar , biz büyüğüz, biz bir şemsiyeyiz, siz de gelin bu şemsiyenin altına girin. Röportajın altında bir yorumcuda gördüm yazmış, o kadar güçlüyseniz, o kadar iyiyseniz Şura’nız o kadar açıksa önce Müslümanları toplayın. Bende Yoldaş’a şunu söylerim Müslümanlığın ölçüsü ne? Şimdi El Kaide den tutun Vahabilere ve onun gibi örgütler, her gün Televizyonlarda görüyoruz, insanların başını kesen, el kesen Şeriatı acımasızca uygulayan devletler de var. Ama DİTİB de var, Süleymancılar da var, Milli Görüşcüler de var yani büyük bir yelpaze. Ama biz hiçbir zaman bu insanların düşüncesine inancına şununa bununa karışmadık karışmıyoruz da. İşte bunun içinde aynı saygıyı kendimiz için bekliyoruz. Olay budur. Ha! O yelpazenin içerisinde kendisini nerde buluyorsa bulsun. Kimse kimsenin inancını düşüncesini elinde terazi yoktur tartamaz. Benim nasıl ibadet ettiğimi, benim ibadetimi nerde yaptığımı Mustafa Yoldaş belirleyemez. Biz şimdiye kadar camiye giden Müslümanları eleştirmedik. Gidebilirler yapabilirler. Havraya gider insanlar, Sinagog’a da gider insanlar başka yere de gider. Budistler ayrı yerde kendi inançlarını yerine getirirler. Bura da önemli olan karşılıklı saygıdır.

Hamburg’da bu konuda büyük adımlar atıldı. Yani kendisinin de belirttiği gibi Dinlerarası Dialoğ da uzun yıllardır bizim arkadaşlarımızla bir arada oldular. Bu Almanlar çerçevesinde olan bir şey. öbür dinlerle birlikte bizde orda medeni bir şekilde beşeri ilişkilerimizi sürdürüyoruz elbet.

Bizim sıkıntımız Anadolu da bize çektirdikleridir. Anadolu da daha dün Yargıtay karar alıyor Alevilik din değildir, Cem Evi ibadet yeri değildir. TBMM verilen çok masumane bir önerge yi Meclis Başkanı Cemil çiçek red ediyor, yok burada Mescit var, Cem Evi olamaz diyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi!

Şimdi bizi kendi şemsiyeleri altında dahi görüyorlarsa tavır almalılar. Mustafa

Yoldaş buna tavır koysun açıklama yapsın, nedir düşüncesi nasıl görüyor. Ya da bakın demokratlığın ölçüsü şu olmalıdır; Madem bizi kardeş görüyor Malatya’daki olaya çıksın benden daha çok tepki göstersin. Ben gittim Konsolosluğun önünde tepkimi gösterdim. Ya da bizi ciğerimizde vuran Sivas olayı. Bu olayla ilgili şu ana kadar bir açıklama yaptılar mı? Sivas’ın katilleri camilerde imamlık yapıyor. önce herkes kendi kapısının önünü temizlemeye çalışsın.
Burada demokratik kamuoyunda, demokratik bir kuruluş olarak şiddetle kendi arasına mesafe koymazsa , o basın toplantısında da Olaf Scholz’un yanına oturamaz. Niye oturamadığını kendisine sorun? Olay budur!

HAMBURGHABER —Neden oturmadı?

—–Ben ordaydım Mustafa Yoldaş’ta ordaydı. Ama basın toplantısında kendisi ŞURA Başkanı olarak oaradydı. Ama oturamadı yerine başkası oturdu. Bu gazetelerde de çıktı. Niye oturmadı ya da oturamadı orda. Bunu gidin kendisine sorun. Bizim bir sıkıntımız yok. Bizim anlımız ak, başımız dik. Ben hiçbir Müslümanı suçlamak istemiyorum bu konuda. Onların inancına sonuna kadar saygımız var. Ama kendi içlerindeki olaylar basına yansıyor.

Benim ne Deniz Feneri ile alakam var, ne YİMPAŞ ile alakam var, ne Endüstri Holding’le alakam var ne KOMBASAN’la var, nede İHH ile bir alakam var. Kendileri bu sorunlarını çözsünler.

Buradaki cevabı ben kendisine iletiyorum. Niye oturamadı Olaf Scholz’un yanına. Olaf Scholz’u benim etkileyecek gücüm yok .

HAMBURGHABER —Açıklayın neden oturamadı?

—-Çıktı gazetelerde. Bakın ben saygılı davranıyorum. Bana düşmez açıklamak.

Ben şuna da katılmıyorum şimdi burada Anayasayı Koruma Dairesi var, Milli Görüş’ün peşine düşmüş araştırıyor, onu araştırdığından dolayı, o insanlara saygısızlığı da ben hoş görmüyorum.

Bakın demokratlık, liberallik, Müslümanlık, Alevilik şu değildir kardeşim; işime geldiğinde çıkarım varsa ikiyüzlü bir şekilde oraya yapışmak ama çıkarım yoksa ona karşı çıkmak.

Bunu neden söylüyorum: Mustafa Yoldaş kendi açıklamasında bakın şunu söylüyor, ‘’Alevilerin içerisinde Marksist, Maoist, Leninist insanlar var ama biz üsküdarı geçtik.’’ Bakın çıkarcı anlayışa. Hamburg da Yeşiller var, solcular var, Die Linke var SPD var. Ee! Kardeşim sormazlar mı adama, oturdun senelerce CDU’lularla anlaşma yaptın. Bu işi getiren CDU’lular. İşine geldiğinde solculara sığınırsın ama, işine gelmediğinde Alevileri küçültmek için, içinde Marksisti var, Leninisti var onlar bunları etkiliyorlar, işte onun için Aleviliği İslam’ın dışında gösteriyorlar. Bu çomak sokmaktır. Başka bir şey değildir. Evet var! içimizde Maoist de var, Marksist te var, Ateist te var her şey var. çünkü biz açık bir inancız.

Bizi TBMM de kabul etmiyorlar, Cem Evlerimizi ibadet yeri olarak görmüyorlarsa, bizim çocuklarımıza Sunni inancını zorla din dersi olarak kabul ettiriyorlarsa, Alevi köylerine cami yaptırıyorlarsa kardeşim ben Alevilik din de derim, ibadet yeri de Cem Evi’dir derim. Bunun başka tarifi de yoktur. Başka hiçbir tarzı yoktur, buyursun kendileri düşünsünler. Bizim bir tek istediğimiz şey var. Eşit yurttaşlık hakkı. İnanca saygı, insanlığa saygı. Başka bir şey istediğimiz yok. Bunlar da çok kısa zamanda telafi edilecek işler.

Buyrun Diyanet’e bakın Fetva yeri. Yüz binlerce kadrosu, yüz binden fazla camisi, 8-9 bakanlığın bütçesinden fazla bütçesi. Tüm Müslümanlara dahi hizmet etmeyen yalnız Hanefi mezhebine hizmet eden bir kurum. Şimdi bunu vicdan kabul eder mi? Bunu eleştirmek bir insanlık görevidir. Kalkmış diyorlar yok efendim siz ibadet yeriniz Cem Evi değil, ibadet için camiye geleceksiniz. Ya kardeşim Hz. Ali’yi cami de öldürdüler, bunlar katlettiler yani ben niye camiye geleyim. Hiçbir Alevi Camiye gitmiyor, bizim ibadet yerimiz Cem Evi’dir. Bir inanç, bir felsefe, bir öğreti, bir din diyorsa benim yerim şuradır o odur. Bunu tartışmak bile abestir. Ben burada ibadetimi yapıyorum. Yani şimdi bize diyor, yok gel ŞURA’nın altına gir, yok ben büyüğüm, şuyum buyum demenin bir anlamı yok. önce tavır alsınlar. Bakın bir kez daha söylüyorum Türkiye’de bize çektirdikleri ve özellikle son yıllarda yaptıkları ortada. Demokrat bir insan olarak, Müslüman bir insan olarak isim olarak ta söyleyeyim İhsan Eliaçık gibi tavır alsınlar. Bakın Türkiye’de kendini Marksist İslamcı diye tanıtan. Gerçekten kutluyorum kendisini mert bir insan, bu dünyada gözü olmayan bir insan. İşte Müslüman odur benim için. Birbirlerine düşürmek için söylemiyorum ama, dürüst olmak lazım.

HAMBURGHABERNasıl bir fark var aranızda?

—- Biz açık bir toplumuz. Bizim Alman toplumuyla herhangi bir sorunumuz yok. Biz burada en açık toplum olduğumuz için, çok çabuk entegre olan bir toplumuz.

Bizim okullarda başörtüsü sorunumuz yok. Bizim okullarda yüzme dersinde sorunumuz yok. Tatile gitme sorunumuz yok. Ama buna rağmen kendilerini gerektiğinde orada destek olmaya çalışan yine bizleriz.

Bakın Berlin’e. Geçen hafta Naziler Berlin’de protesto yaptılar camilere karşı. Şimdi soruyorum ben Mustafa Yoldaş’a, Nazileri cami cemaati protesto etmedi, solcular yaptı. O dediği Marksist, Leninist, Maoist solcular protestoyu yaptılar. İşlerine geldiğinde onların arkasına sığınırlar, ama işlerine gelmeyince karşı çıkacaklar. önce bir kendi geçmişlerine baksınlar. Benim geçmişim temiz, ben kişi olarak ta devrimci bir insanım. Aleviyim Devrimciyim. Ben mazlumun yanındayım. Mazlum Müslümana da zulüm yapılıyorsa Müslüman kardeşime de sahip çıkarım. Burdaki tüm Nazi, ırkçı şövenist saldırılar da her zaman en önde giden insanlardır Aleviler. çünkü Aleviler mazlumun yanındadır. Bizim felsefemiz bu. Biz elimize, belimize, dilimize sağlam insanlarız.

Mustafa Yoldaş’a yorumcunun biri ne güzel cevap vermiş. Ne diyor, önce Dergah’ı öğrensin, Cem Evini öğrensin.

HAMBURGHABERPeki amaç ne?

—-Onların amacı; İslamın içimisiniz, dışı mısınız?
Yani orada ki taşıyamadıkları bu. Bizde diyoruz ki, biz açık bir toplumuz, kendi içimizde tartışırız bu çok abes bir şey değil. Bizim içimizde var öylesi tartışmalar. İslamın içinde mi, dışında mı? Biz hepsine açığız kardeşim. İslamın içi tartışması, dışı tartışması bizi bölen bir tartışma değil. Benim çok arkadaşım kendini İslamın içinde görür, bazıları dışında görür, bazıları da kendini Ateist görür.

Görebilirler. Ama bu kendisini ilgilendiren bir sorun değil. Bu bizi ilgilendiren bir sorun. Ha buraya çomak sokmak kendisine düşmez. Ben Süleymancılarla niye ayrısınız diye çomak sokmuyorum. El Kaide ile aranızda ne var diye çomak sokmuyorum. Erdoğan, Sudi Krallığıyla Suriye de neler yapıyor, Batı Emperyalizmine taşeronluk yapıyor diye çomak sokmuyorum . Herkes yerinde dursun kardeşim. Söyleyeceğimiz çok şey var ama, biz yine saygılı duruyoruz, beşeri ilişkilerimizi yine sürdürüyoruz.

HAMBURGHABER – –Ortak çalışmalarınız var mı?

—Bakın bu tip örgütlerle birlikte bir şey yapmıyoruz. Milli Görüş veya ona benzer örgütlerle. Onu da açıklayayım neden birlikte bir şey yapmıyoruz. Beni Sivas’ta katleden Milli Görüşçü insanlarla aynı Masada oturmam. Buda benim Kırmızı çizgim. Ha ne zaman oturulur, bize yapılanlara karşı tavır aldıklarında. Sivas’ta protesto yaptıklarında. Bunları yaptıklarında oturulur. Ben o zaman temiz Müslüman diye başımın üstünde yeri var derim. Ama onlar bunu yapmadılar, yapmayacaklar da. Böyle ikiyüzlülük olmaz. Dürüstsen tavır alırsın.

Hamburg Eyalet sarayında bir araya gelen (Sıladan sağa) Aziz Alsandemir (Alevitische Gemeinde Deutschland), Murat Pirildar (Verband der Islamischen Kulturzentren), Olaf Scholz (Erster Bürgermeister, SPD), Dr. Zekeriya Altug (DITIB Hamburg)Daniel Abdin.

Ona düşmez benim ibadetimin nasıl olduğu, öyle Semah’ı küçültücü, bağlamayı yere vurucu laflar etmesin. Biz hiçbir zaman İlahi okuyanlara bir şey demedik. önce Yoldaş, o Semah’ın ne olduğunu öğrensin teolojik anlamda.
Bakın 12 yy aynı dönemde yaşamış Hacı Bektaşi Veli ile Mevlana. Birisi Sunni kökenli birisi Alevi kökenli.
Birbirlerine saygılarını, birbirlerine hoşgörülerini hiç kaybetmemişlerdir. Hiç duydunuz mu bir Alevinin Mevlana hakkında bir şey söylediğini. İşte güzellik budur. Tabi buda karşılıklıdır.

Bana saygı duymak zorundadır Mustafa Yoldaş. Bana dediğim kişi olarak değil, benim inancıma. Din de dersem ona da saygı duymak zorundadır. İçimizde din de diyen olacak, inanç ta diyen olacak, felsefe de diyen olacak, öğretidir de diyen olacak. Hiç kimsenin elinde Terazi yoktur ve hiç kimsenin insanın inancını ölçme hakkı da yoktur. Bunun altını özellikle çiziyorum. çünkü kimse kimsenin inancını ölçemez.

HAMBURGHABER –Peki şuanda yapılan anlaşma ile Alevilik nasıl tanımlanıyor. Bir din olark mı?

—-Şimdi bakın orada yapılan anlaşma Almancası Religionsgemeinschaft. Ne demektir bu, inaç topluluğu. İşte bu kadar. Bitti.

Kendisi de Müslüman olarak yapıyor. Buyursun yapsın.
Ben şimdi ona soruyorum; Mustafa Yoldaş ordaydı. Şura’nın başkanı. Başta da dediğim gibi niye Belediye Başkanı Olaf Scholz’un yanına oturamadı? İkincisi, niye üç tane müslüman temsilci (SCHURA, DITIB ve VIKZ ) oturdu oraya?

Mustafa Yoldaş Şura Başkanı olarak neden üç müslüman temsilci adına tek oturmadı oraya. Deme ki birlik yok. Suçlamıyorum kendilerini bu doğaldır. önce onları gerçekten bir araya getirsin bakalım. Şimdi bize diyor neden Şura’nın içine girmiyorlar. Seni ne ilgilendiriyor kardeşim. Sen önce oraya niye oturamadığını ve niye diğerlerinin Şura’nın çatısı altına girmediğini düşün. Müslümanlar adına üç tane müslüman temsilci oraya katıldı. Neden onların adına sen Şura olarak tek başına katılmadın peki?

Bakın özellikle bin 500’lü yıllarda Mustafa Yoldaş’ın üstadları Yavuzlar bu insanları katlttikleri için bu insanlar hep dağlara kaçmışlar. En son 70’lerde, 80’lerde katlettiler işte. Maraş olayı, çorum olayı, Sivas, Gazi olayı işte bunlar hepsi bunun ürünüdür, bu Emevi zihniyetidir. Şimdi bunları bir taraftan yaparken tırnak içinde söylüyorum (şu özgür ortamda) şimdi böyle baskı altında yaşayan bir toplum Avrupa’da insanlar kendi geçmişlerini, kendi inancını kendi içinde tartışıyorsa bunu yargılamak Mustafa Yoldaş’a düşmez.

Hiçbir Alevi Cem Evi ibadet yeri değildir demez. Ama Camiye de saygılıdır. öyle de olmak zorundayız. Ortak yaşam böyle gelişir.

Mustafa Yoldaş dilini biraz fazla uzatmış, benim, bizim sıkıntımız bu. Yani dilini kendine gore uzat kardeşim. Kendilerini güçlü hissediyorlar o da belki Türkiye’deki Milli Görüş iktidarından dolayı şuan. Ama 1980’li seneleri ben ona hatırlatırım O cami’nin Hocaları Maoistleri, Leninistlerin peşinde dolaşıyorlardı gelin birlikte bir şey yapalım diye. Böyle ikiyüzlülük olmaz. İsim olarakta vereyim size Sefer Hoca ve Abdurrahman Hoca.

HAMBURGHABER —Yoldaş röportajında, Musevilerin Tevrat’ı var, Hıristiyanların İncil’i var Müslümanların Kuran’ı var peki onların neyi var diye soruyor ?

—-Onu hiç ilgilendirmiyor bizim kitabımız. Bakın Alevilikte şu var; Bağlama bizim telli Kuranımızdır. Biraz merek duyuyorsa bizim deyişlerimizi dinlesin.

Şunu da ekleyeyim biz 4 kitaba da kutsal kitap olarak bakıyoruz. Tüm Peygamberleri Peygamber olarak görüyor bu insanlar. Burada bunların yaptığı çomak sokmaktır. Bunlar Emevi zihniyetinin insanları bölmek için, bir yerlere götürmek için, asimile etmek için soktuğu çomaktır başka hiçbir ifade tarzı yoktur bunun. Ve bir daha söylüyorum kendilerinin elinde Terazi yoktur başkalarını yargılamaya. Benim Kitabım yok diyenler de olur Aleviler de ya da Müslümanlıkta ama, vardır diyen de olur. Bu sayın Yoldaş’ı ilgilendirmez. Hatta kimseyi ilgilendirmez. Bu insanla Tanrı arasında olan bir şeydir. Bu kendisini ilgilendirmez, kimin neye inandığı, ne yaptığı. Bırakın insanlar insan gibi yaşasınlar, neye inanıyorlarsa ona inansınlar. Benim üstüme başka bir kılıf biçmeye kimsenin hakkı yoktur. Zaten sorun da buradan çıkıyor. Bunların düşüncesi bana yani bize başka bir elbise giydirmek. Ha! O elbiseyi ben Kabul etmiyorum kardeşim.

Aleviler hangi günlerde ibadet eder diyor, şimdi senelerdir Hamburg’da Dinlerarası Dialog görüşmelerine katılıyorsa ve bunu bilmiyorsa gerçekten manidar bir olaydır. Yani bilmiyor mu Alevilerin hangi günü değerli olduğunu ya da kutsal olduğunu . İşte bu hep çamur atmadır. Bunların amacı ayrı… Bunu bilmiyorsa gitsin öğrensin doktorluğuna yazık. Ama ayıptır bunları söylemek. Sormak bile ayıptır, Şura Başkanı ise ve Aleviler de benim kardeşim diyorsa ne var biraz ilgilensin, okusun.

Bakın CDU Hamburg eyalet milletvekili Nikolaus Haufler’a karşı ortak tavır aldık. Hiç problem değil ama birilerine çamur atmak için, bir yerlere çomak sokmak için yapmasınlar bunu. Bu ne Müslümanlığa yakışır, ne demokratlığa yakışır, ne liberalliğe ne de insanlığa yakışır. Sağ düşünceli olabilir ama dürüst olur insanlar.

HAMBURGHABER –Hamburghaber’in Mustafa Yoldaş ile yaptığı söyleşiye galiba vermek istediğiniz tüm yanıtları verdiniz. Toparlamak için son olarak söylemek istediğiniz neler var?

—-Bizi orada rahatsız eden bir başka şey var. Sayı veriyor sayın Yoldaş. Kardeşim bu sayı tartışması abes bir olay. Varmıdır bir istatistik, bir araştırma. Bakın 1913-15 yıllarında yapılan bir araştırmada Türkiye’de (Osmanlı) toplam nüfus 13 milyon, Alevilerin sayısı 3 milyon 500 bin. Bugün nüfus 74 milyon ve biz diyoruz şimdide 20 milyon.

Şimdi birde Hamburg’da katılan arkadaşımız abartmalı söylemiş olabilir. Ne demiş 50 bin. Ee! 20 bin de kardeşim, yani az bir sayı mı? Bak ben 30 bin de aşağı çekiyorum. Tamam.. 20 bin diyelim. Kendisine mi düşmüş hangi derneğin kaç üyesi var. Biz aşağıdan yukarıya örgütlenen bir örgütüz. Ve Almanya’da da inanç örgütleri içerisinde tek örgütüz. Neden çünkü başka Federasyonum diyen bir örgüt yok. Bir tek Alişan Hızlı diye biri var, Cem Vakfı’nın taraftarı 3-5 derneğin dışında başka yok.

Tüm Almanya’da yapılan araştırmalarda Almanlar bizim Alevi Federasyonu’nun 250 bin ile 275 bin arasında insanı temsil ettiğini söylüyor. Bizde Almanya’da Alevi sayısı olarak 500 bin ile 700 bin arasında olduğunu tahmin ediyoruz.
Farzedin ki Hamburg’da 10 kişi var yüz kişi var, bin kişi var. Peki Hamburg’da kaç tene Yahudi var. Yahudi Derneği de Yahudileri temsil ediyor. Onlarda burada eskiden yapılan olaylardan zaten kabul ediliyor. Ve onlarla da oturup inşaca da konuşuyor Mustafa Yoldaş. İşte Museviler yine aynı durumda. Şimdi Alevinin sayısını ölçmek ve onların bir inanç toplumu olarak kabul edilmesi kendisine mi düşüyor?
O kadar bu sayılara kafa yoracağına, otursun Alevilikte kutsal gün hangisi diye okusun biraz. Hakaret için söylemiyorum. Bilmediğimiz şeyleri öğrenelim. Tartışalım, konuşalım. Ama bir şartla bana baskı yapmadan, beni öldürmeden.

Başka bir şey daha söyleyeyim, O takmış 700’e. Ne diyor Hamburg’da 700 üyeleri var diye. Ağır bir laf söyleyeceğim ve kayıt yaptığınıda biliyorum. 700’e takması o zihniyetten kaynaklanıyor. örnek vereyim Hz. Hüseyin Kerbela’da Yezid’e karşı savaştığında 70 kişiydi. Ha o sıfırını kendisi eklemiş. 70’e sıfır ekleyerek 700 yapmış.

Ne olur 7 yüz olsa, 7 bin olsa. Bakın ağır bir laf söyledim. Aleviliği tanımlamak Hz. Ali’yi bir tek sevmekle olmaz. Onların isimlerini kendi çocuklarımıza koyuyoruz demekle bu olmaz. Alevilik tanımakla olur. O deyişlerin anlamını öğrenmekle olur.

Yine İhsan Eliaçık’tan bir örnek vereyim. Geçen bir TV programında Alevilikle ilgili bir soruya bakın dedi, ‘’Eğer Müslümanlığın omurgası Sunnilik ise ruhu da Aleviliktir.” Mustafa Yoldaş gitsin Eliaçık’a sorsun.

Ama onların dediği gibi kardeşlik olmaz. Beni katlederek, ağza alınmayacak sözlerle itham ederek ( yok Alevilerin kestiği yenmez yok onlar ana-bacı tanımaz gibi) başlarsan böyle kardeşlik olmaz. Benim ibadet yerimi tanımazsan, beni her türlü haktan yoksun bırakırsan, eşit yurttaşlık hakkı tanımazsan sen nasıl çözersin sorunları. Ve nasıl kardeşlik olur bu.

Evet, bu anlaşmanın biz Aleviler için ayrı bir önemi var. Yüz yıllardır tanınmadığımız için. Yüz yıllardır baskı altında her türlü zorluklara katlanan bir toplum olarak, Hamburg’da ilk defa bir eyalet dahi olsa ki, bu yaygınlaşacak, bakın Bremen örnek aldı bunu, Baden-Württemberg örnek aldı bunu işte bu anlamda bizim için anlamı büyük. Tanınma açısından büyük bir anlamı var buradaki anlaşmanın.

Şimdi bir de şu var, Alman devleti şimdi bu aşırı uçları sistem içine almaya çalışıyor. Ha! o aşırı uçlarla kendilerinin zorluğu var işte. Ama bizim yok o zorluğumuz. Problem orda. O onu düşünsün niye öyle.

Baştan da söyledim Sayın Mustafa Yoldaş, niye Olaf Scholz’un yanına oturamadı?

HAMBURGHABER– Uzun bir söyleşi oldu Cengiz bey, değerlendirmeleriniz için teşekkürler.

–Ben teşekkür ederim.

26 Aug 2012

 


İslam Şurası Başkanı Mustafa Yoldaş, ne demişti…
Okumak için…
Tıklayın

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir