HAMBURG HABER – Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) hazırladığı son Toplumsal Cinsiyet Sosyal Normları Endeksi (GSNI) raporu, dünyada son 10 yılda kadınlara karşı önyargılarda pek gelişme olmadığını ve her 10 erkekten 9’unun kadınlara karşı önyargılı olduğunu ortaya koydu.
Rapora göre dünyada insanların yarısı, hâlâ erkeklerin kadınlardan daha iyi siyasi lider, yüzde 40’dan fazlası da erkeklerin iş dünyasında daha iyi yönetici olduğunu düşünüyor.
Dünya’da yüzde 25, Türkiye’de yüzde 75
BBC Türkçe’den Emre Bal’ın haberine göre, rapordaki çarpıcı bir tespit ise insanların yüzde 25’inin, erkeklerin eşlerini dövmesinin meşru olduğuna inanıyor olması. Bu oran Türkiye’de yüzde 75’ten fazla.
UNDP raporunda, bu tür önyargıların kadınların karşılaştığı engellerin itici gücü olduğu vurgulanıyor. Bu durumun da dünyanın pek çok bölgesinde cinsiyet eşitliğine karşı hareketlerin ivme kazanmasına, bazı ülkelerde de insan hakları ihlallerinde artışa neden olduğu kaydediliyor.
Rapora göre önyargılar, kadınların lider kadrolarda son derece düşük olan temsillerinde görülüyor.
1995’ten bu yana devlet ve hükümet başkanı olan kadınların ortalama oranının yüzde 10 civarında kaldığı belirtilirken, istihdam piyasasında kadın yönetici oranı sadece üçte bir.
Raporda, kadınların eğitimdeki ilerlemesiyle ekonomik açıdan güçlenmesi arasında bozulan bağlantıya da dikkat çekiliyor.
Ücretler arasındaki fark erkekler lehine
Kadınların şu anda daha önce hiç olmadığı kadar eğitimli olmasına, hatta 59 ülkede kadınlar erkeklere kıyasla daha iyi eğitim almalarına karşın, ücretler arasındaki fark yüzde 39 oranında erkekler lehine.
Hükümetlerin rolü hayati önemde
Raporda hükümetlerin, toplumsal cinsiyet sosyal normlarının değişmesinde hayati önemde bir rolü olduğuna dikkat çekiliyor. Buna örnek olarak hamilelik izni politikalarının değişmesinin, kadınların bakım ve iş sorumlulukları konusundaki algıyı farklılaştırdığı ve istihdam piyasasındaki reformların, kadınların istihdam edilmesine yönelik inançları değiştirdiği vurgulanıyor.
Ayrıca raporda, insanların görüşlerinin ve politikaların değiştirilmesi için bu sosyal normlara eğitimle doğrudan müdahale edilmesi tavsiye ediliyor. Böylece kadınların hayatın her alanında, karar verme ve siyasi süreçlerde daha çok temsil edileceği vurgulanıyor.