Nihat ERCAN
(TGH Onursal Başkanı)
ni.ercan@googlemail.com
Duruş ve Devinim
Politikada seçenek mutlaka olmalıdır. Seçeneksizlik, nitel ve nicel yönlerden, başkalaşma dönüşümleriyle işlevsizleşme ve giderek bitişi, yok oluşu getirir. Var olmak, dönüşmek ve değişmektir. Ancak her değişim bir gelişme değildir; tersine bozuşma da olabilir. Bu kural, seçenekli olma durumunda da geçerlidir.
Politikada ideolojik bir duruş gereklidir. Değerler temelindeki iyiyi, doğruyu, güzeli gerçekleştirme amaçları, erekleri ve istemleri bu duruşun özüdür, çekirdeğidir, temelidir. Politika yapmak, doğal çevrenin ve evrensel barışın korunarak toplumu, insanı, insanlığı mutlu yaşatmak için yapılır, yapılmalıdır. Kişisel doyuma ve dinginliğe ulaşmak da olasıdır bu çabanın içinde.
Politik ideolojik duruşu olmayan politikacı, çekirdeksiz soğan gibidir; soyuldukça azalır, küçülür ve yok olur. Bunun somut örneklerini küresel olarak ve ülkemizde sürekli görebiliriz. Özellikle başkalarının desteği, ortak çıkarlarda buluşma, korku, baskı ve birçok başka nedenlerle kimi politikacılar bu alanda etkin olurlar ya da edilgendirler, korunurlar.
Demokrasilerde politika, genel düzeylerde de partiler aracılığıyla yapılır. Bu politik partilerin bir ideolojileri olur. Bizim bu incelemeyle amacımız, özellikle sosyal demokrat partilerin ideolojilerini ve buna bağlı olarak politikacılarının duruşlarını belirleyen değerlere, ilkelere ve kurallara eğilmek; son dönemde ülkemizdeki politik savrulmaların nedenlerini irdeleyerek bazı çıkarımlara ulaşmaktır.
Partiler, özellikle de sol, sosyalist, sosyal demokrat partiler bilindiği gibi ideolojik partilerdir. Daha yaşanılası bir ülke ve dünya düzeni kurmak, özgür ve eşit yurttaşların görece en uygun koşullarda, barınma, beslenme, kendilerini ve aile bireylerini geliştirmeleri için emeklerinin karşılığında elde ettikleri gelirleriyle bunu gerçekleştirmelerine olanak sağlamaktır. Bunun gerçekleşmesi, politikacı denilen insanlarla olasıdır. Bu politikacılar belirlenirken en büyük özen gösterilmelidir ki onlar seçimlerle geldikleri yerlerde milletvekili olarak, bakan olarak, belediye yöneticisi olarak işlevlerini doğru olarak yerine getirebilsinler. Hak edilmeyen konumlara, yetkin olmadıkları alanlara, makamlara getirilmesinler; koltuklara oturmasınlar, oturtulmasınlar. Bir de kamuya açık denetlenebilsinler ve gelinen makamlarda iki veya üç dönem kalabilsinler. Politikacılık bir meslek olmasın, yaşam boyu sürmesin.
Politikacılar ideolojiyi içselleştirecek yetenek, süre, eğitim, deneyim olanakları bulabilmeliler; partiliyim diyebilmeliler. Derme çatma, başka alanlardan ya da farklı ideolojilerden gelmemeliler, getirilmemeliler, toplanmamalılar. Elbette uzmanlık alanlarından politikacılar, danışmanlar olacaktır; ancak onların da ideolojik tutarlılıkları bulunmalıdır. Tüm ölçütlere uygun belirlenen politikacılardan da çürükler çıkacaktır. İnsanlarda tam belirleme olamaz; ama en optimal, görece belirlenme olasıdır. İnsan salt akıldan oluşmaz, akılla akılsızlık arasında gelgitleri de vardır. Bunun en aza indirilmesidir tüm eğitimin, bilimin, erdemin, yazının, sanatın, etiğin, felsefenin ve de politik uğraşının ereği.
Burada düşünsel alanı bir yana koyalım ve politik alandaki son gelişmelere okuyucuları yönlendirelim: Bakın, kendiniz değerlendirin lütfen ve sonuçları siz çıkarın, sayın okuyucular!
+Yazarın tüm yazıları