Anasını’da Yasasınıda …

Ahmet Durmuş

info@hamburghaber.de



Anasını’da Yasasınıda …

Senin değişimini de, demokratlığını da, Anayasa’nıda, onur madalyası verdiğin paşa’nıda …….. ( not: Yazının devamını hakaret etmeden nasıl istiyorsanız öyle devam edin. Okuyucuya kalmış)

Tam bundan 30 yıl önce meydanlarda dönemin faşistleri üzerimizde oyun oynuyordu. Bugünde kendini değiştirdim diyerek parlak cilalarla vitrine konmuş ‘takunyacılar’ oyun oynuyor. Onların ilk çıkışları devletin birimlerine sızmalarının bir diğer tanımı da ‘Takunyacılardı’.

Evet Takunyacılar, 30 yıl önce yapılan 12 Eylül 1980 darbesinden sonraki bugünkü iktidardaki ekip.

12 Eylül. Yazarken bile tuşlara bastığımda ellerimin titrediği, boğazımın düğümlendiği, çığlıkların kulaklarımı parçaladığı, midemin bulandığı günün, dönemin Allahın bizlere yaşattığı o cehennemin tarihi. Yaşatanların sırıtan ve aşağılayan, bir avuç olmuş bedenimizden insanlık dışı duygularını tatmin eden hiçbir aşağılayıcı terimi kendilerine yeterli görmediğim işkenceci zebanilerin doğduğu gün…

12 Eylül. Toplama kamplarına alınarak üst üste paketlendiğimiz gün. Askeri kışlaların salonlarına doldurulduğumuz gün. Zeliha anaların, Vakkas amcaların, Hatice bacıların, Döne Teyzelerin onurlarının silah gölgesinde, asker postalı altında yerlere serildiği gün.

12 Eylül: 68 kuşağının onurlu mücadelesinin bayrağını alan 78 kuşağının tarih yazdığı gün.

12 Eylül: Kürtçe bilmeyen Türk Mahmet’in cebinde bir Kürtçe bildiri bulunduğu için günlerce işkencelerde bağırdığı ve yıllarca hapis yattığı gün…

12 Eylül: İşkencelerde ayaklarına çivilerin çakıldığı gençlerin günü. Kan kardeşim Ali Aktaş’ın körpe bedeninin darağacına gittiği gün…

12 Eylül: Günlerce elektirikli tezgahlarda sabahladığım gün. Kitaplarımın alındığı, okuduğum kitaplarım için günlerce işkence tezgahın da haykırdığım gün…

12 Eylül: Koministtir diyerek bizlere yaşam hakkı vermeyen Takunyacıların iktidara giden yolun açıldığı gün…

12 Eylül: Oruç tutmadığım için kovalandığım gün…

12 Eylül: Oğlunun gözaltında kaybolmasını önlemek için karakol ve asker kışlalarının kapısında günlerce bekleyen, sadece öğlunu soran anamın tekmelenerek merdivenlerden yuvarlandığı gün…

12 Eylül: Halen izlerini, üzerimde taşıdığım gün….

12 Eylül: Halen hesabını sormak için beklediğim ve çocuklarıma anlatırken onların sanki çok eski tarihlerden bir macera anlatıyormuşum gibi algıladıkları gün…

12 Eylül: Meydanlarda ‘’ EVET’’ ya da ‘’ HAYIR’’ la hesabı sorulamayacak kadar büyük bir gün…

12 Eylül: AKP ve Cemaatlerin hesap soramayacağı bir gün…

30 yıl önce ‘’ bana miliyetçiler suç işliyor dedirtemezsiniz ‘’ diyen Faşist Demirellerin, Türkeşlerin, Kenen Evren’lerin oyununu bugün ülkemin dört bir yanını kaplamış gerici bir zihniyet oynuyor…

Bu kadar zulüm, kan ve gözyaşına rağmen ben ve bizler anamızı alıp gitmedik. O ülke bizim, O ülke üzerinde insanca yaşamak isteyenlerin. Ama bazıları anasını da, yasası nıda alıp gidecek 12 Eylül’ün hesabı sorulduğunda.

Not: Yukarda kısa başlıklarla anlattığım tüm olaylar okuduğum gazetelerden ya da kitaplardan edindiğim bilgiler değil. 12 Eylül tezgahların dan geçerek kendim yaşadığım gerçekler. Yazıda takma isimlerde kullanmadım yaşayanların gerçek isimleri.

Yazarın Tüm Yazıları

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir