11 ili vuran deprem felaketinin ardından 40 bini aşkın kişi, depremin yanı sıra
denetimsizlik, imar barışları ve malzemeden çalan beceriksiz müteahhitlerin kurbanı olurken, vatandaş da büyük bir tepki oluştu.
Önce Fenerbahçe taraftarı stadyumda iktidara istifa çağrısı yaptı.
Daha sonra da Beşiktaş taraftarı “iktidar istifa” sloganlarıyla stadyumu inletti.
Beşiktaşlı taraftarlar deprem bölgesindeki çocuklar için de sahaya binlerce oyuncak attı.
Ortaya çıkan görüntüler, dünyada büyük beğeni topladı.
Yaşanan olayların ardından ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, üyelikten istifa ettiğini duyurdu.
Bahçeli’nin üyeliğinin ise aylar önce aidatını ödemediği için düştüğü oraya çıktı.
Peki, Bahçeli’nin istifa ettiği Beşiktaş’ı kimler neden kurdu, Beşiktaş kimlerin takımıdır biliyor musunuz?
Süleyman Seba’nın eski ekibinden Beşiktaşlı Gökay Yıldırım Beşiktaş’ın kuruluşunu şöyle yazdı:
“BEŞİKTAŞ ve SÜLEYMAN SEBA
Büyük Başkan Süleyman Seba’yı rahmet ile anıyor ve
anısına Beşiktaş sadece futbol kulübü değildir diyerek detay bilgisini sunuyorum.
Beşiktaş Jimnastik Kulübünün şanlı tarihinin
başlangıcına kısa bir yolculuk yapalım sizlerle.
ÇERKES İSTİHBARAT KULÜBÜ Beşiktaş Spor Kulübü.
Futbol, Türkler ve İstihbarat deyince atlamamız gereken meseleler var.
Önemle belirtmek isterim ki
İngiliz, Fransız, Rum ve Siyonistler
Türkiye’de istihbarat toplamak, toplumsal olayları tasarımlamak için
birçok spor kulübü kurmuştu.
Sadece bir örnekle geçecek olursak Yunan ligi takımlarından AEK
Rum faaliyetleri için İstanbul’da kurulmuştu.
Tüm bu casus faaliyetlerinin içinde Abdulhamit’in
Türkiye’de yapılacak operasyonlar için kurdurduğu bir kulüp vardı ki
gerçek tarihi bizde pek anlatılmaz.
Bu kulübün adı Bereketiko Jimnastik Kulübüdür. (BJK)
Şimdiki adıyla yazacak olursak Beşiktaş Spor Kulübü…
Şimdi yaslanın arkanıza ve tane tane okuyun.
Ben size futbolun yeşil sahalarda oynanmadığını anlatacağım.
Türkiye’nin üç büyük kulübü açısından düşündüğümüzde.
Galatasaray Kulübünün kurucularını bir araya getiren etken her birinin
Galatasaray lisesi öğrencisi olmasıydı.
Fenerbahçe kulübünün kurucularını bir araya getiren etken her birinin
Kadıköylü ve ağırlıklı olarak Saint Joseph lisesi çıkışlı olmalarıydı.
Türkiye’nin ilk spor kulübü olan Beşiktaş’ın kurucularını
bir araya getiren etken ise tümüne yakınının
Çerkez-Abhaz-Çeçen asıllı ve savaşçı ruhlu gençler olmasıydı.
Bir önemli etken daha var ki diğer kulüplerde bunu pek göremiyoruz;
Beşiktaş’ı kuran bu gençlerin çoğu akrabaydı.
Şimdilerde herkes ünlü komitacı Fuat Balkan’ın Beşiktaş Kulübünün
1 nolu üyesi olmasından dolayı BJK kulübünün kurucusu olduğunu zannediyor.
Halbuki yanlıştır. Beşiktaş’ı kuran kişi kulübün
4 nolu üyesi Mehmet Şamil Şhaplı’ydı.
Beşiktaş Jimnastik Kulübünün ilk kurulduğu gündeki ismi
Bereketiko Jimnastik Kulübü’ydü.
PEKİ KİMDİR BU BEREKETİKO?
Bereketiko Kafkasya’nın en büyük savaşçılarından biri kabul edilen
Şhaplı Kubilayko Muhammed’in torunu ve
Mehmet Şamil’ inde baba tarafından dedesiydi.
Tam adı Bereketiko Hasan’dı ki oda namlı bir savaşçıydı.
Kulübü kuran Çerkez her biri kurdukları spor teşkilatına onun
Kafkasya’da nam salan ismini vermekten onur duyarak
Bereketiko Jimnastik Kulübü demişlerdi.
Daha sonra isim Osmanlı Beşiktaş Terbiye-i Bedeniye Mektebi ve
en son Beşiktaş Jimnastik Kulübü olarak değişecekti.
Avrupalı büyük güçlerin ve İstanbul’da yaşayan
azınlıkların kurdukları spor kulüplerini bir istihbarat merkezi olarak
kullanmalarına cevap niteliğinde olan Beşiktaş’ın kurucuları arasında
Abdülhamid’in özel muhafızı olan namı diğer Boksör Kenan da vardı.
Gençlerden oluşan bu topluluk, paralel, güreş, boks, barfiks, halter, aletli ve
aletsiz jimnastik gibi alanlar ile yakından ilgiliydiler.
Ama dönemin Padişahı Sultan II. Abdülhamid’in uyguladığı baskı politikası sebebi ile
her türlü toplanma gerektiren faaliyet tehdit unsuru olarak algılanmaktadır.
Jimnastik ile uğraşan gençler, Sultan II. Abdülhamid’in hafiye ve
jurnalcileri tarafından baskına uğrayarak gözaltına alınırlar.
Tutuklanan gençlerin bir kısmının saray ve çevresine yakın olmaları ve
o dönemde oynanması hoş karşılanmayan futbol oyunu ile ilgilenmediklerini belirtmeleri sayesinde serbest bırakılırlar.
Bu olay yatıştıktan sonra Şehzade Abdülhalim bu sporculara arka çıkarak onlara yardımlarda bulundu ve
bu gençleri seyretmek için hemen hemen her fırsata antrenman yerlerini ziyaret etti.
Şimdi gelelim bam teline;
Bugün Beşiktaş tutkunu olan bazı gençlerin bile ismini bilmediği
Mehmet Şamil Şhaplı Osman Ferit Paşa’nın oğluydu.
Osman Paşa Osmanlı’nın gözü gibi baktığı Medine’nin muhafızıydı.
Medine’de bulunduğu sıralarda Kafkasya’nın en büyük savaşçısı olan
Şeyh Şamil’in oğlu Gazi Muhammed Paşa’nın tek kızı olan
Emire Nefiset Hanım ile evlenmişti.
Bu evlilikten doğan 11 çocuktan Hüseyin Bereket, Hamza OsmanErkan ve
Mehmet Şamil Şhaplı Beşiktaş’ın gerçek kurucularıydı…
Yani Beşiktaş’ı kuran gençler, Kafkas dağlarının en büyük iki savaşçısı olan
Kubilay Muhammed ve Şeyh Şamil’in ortak torunuydu.
Bu iki müthiş savaşçıya Kafkas halkları tarafından verilen
unvan ise Kafkas Kartal’ıydı.
Bu bağlamda kurucularının hepsi Çerkez Abhaz Çeçen kökenli olan
Beşiktaş’a sembol olarak Kartal’ın seçilmesi asla tesadüf değildi.
Beşiktaş’ın Onursal Başkanı eski MİT mensubu rahmetli
Süleyman Seba bu kuvvetli Çerkez damarınınım
Abhaz kökenli devamını sağlamış en önemli temsilcisidir.
Gelelim diğerlerine;
Bağımsızlıkçı bir ideal üzerine kurulan Beşiktaş’ın
gençleri çok büyük hizmetlerde bulunmuştu.
Mesela kulübün bir nolu üyesi olan Fuat Balkan, Teşikalt-ı Mahsusa tarafından
İngizlizlere karşı Hindistan Müslümanlarını örgütlemek için bölgeye gönderilmişti.
Fuat Balkan’ın sıkı ilişkiler içinde bulunduğu ve aynı hücrede görev yaptığı
Muhammed Ali Cinnah yıllar sonra Hindistan’dan ayrılarak
Pakistan İslam Cumhuriyet’ini kuracaktı.
Cinnah’ın hücredeki kod adı Bozkurt’tu.
Tam teferruata girmiyorum ama Pakistan İslam Cumhuriyeti bayrağında yer alan
Ay Yıldız bir teşkilat-I Mahsusa yadigarıydı.
Fuat Balkan’ın bölgede yaptığı faaliyetler
Hint hilafet komitesi ve Müslüman Hintliler arasında müthiş bir sempati doğurmuştu.
Öyle ki Osmanlı Devleti zor durumda kaldığında
İngiliz propagandasının kandıramadığı birçok
Hintli Müslüman maddi ve manevi desteklerini esirgememişti.
Bu gençlerden biri olan Abdullah Paşaveri
BJK’nin 21 nolu üyesi Cami Baykurt,Trablusgarp için harekete geçmiş,
sürgün süsü verilen gizli görevle yıllar sonra meydana getirecekleri
Trablusgarp direnişinin altyapısını hazırladı.
Çölün en savaşçı aşiretleri ile temasa geçip halkı İtalyan emellerine karşı telkin etmişti.
Bu arada Kuşçubaşı Eşref, Süleyman Askeri,
Ömer Naci ve Ömer Seyfettin gibi gençlerle
Trablusgarp için gizli toplantılar düzenledi.
Toplandıkları yer ise Beşiktaş’ın Başkanı olan Mehmet Şamil Şhaplı’nın
Beşiktaş’ın ilk kulüp binası olan Serencebey konağı
yani Trablusgarp direnişinin örgütlendiği semt ve yer (bina) Beşiktaş’a ait idi.
Zaten bu direnişin başında bulunan Enver bir Beşiktaşlı idi.
Bir de Çanakkale ve Beşiktaş meselesi var tabii.
Beşiktaş futbol takımı o dönemde en önemli ismi
Santrafor Asım’ı kaybetmiş mesela.
Birde şair Kazım vardır ki mutlaka bilmek gerek!
Şair Kazım Beşiktaş’ın 1915 yılındaki orta saha oyuncularından biri ve takım kaptanıydı.
Arıburun’ da şehit düştüğünde koynundan kana bulanmış bir şiir çıktı.
Son kıtalarında
“Biz 11 arkadaşız lakin aramız daha var
Bu zevk alemi dar zannedip de aldanalım
Vakarlı hak gibi sakin nezih ve saf olalım.” der.
Evet yanlış okumadınız.
Bugün bizim Beşiktaş marşı olarak bildiğimiz şiir
Şehit Kaptan Kazım tarafından kanlı siperlerde yazılmıştı.
Tabi bu kısıtlı alanda Beşiktaş’ın tüm gizemli tarihini anlatmak
mümkün değildir ama son olarak size
Beşiktaş’ ta top koşturan gizemli bir isme dair sır vereyim.
Siz hiç 10 yıl takımda görev yapmasına rağmen sadece iki defa
forma giyen bir futbolcu duydunuz mu?
O ilginç orta saha oyuncusunun adı Cavit idi.
Beşiktaş kulübünde hem top oynamış hem de senelerce hizmet etmişti.
1927 de birde şampiyonluk gördü.
Ama onun daha farklı özellikleri vardı.
Cavit Altındal sporculuğunun dışında bir Teşikalt-ı Mahsusa ajanıydı.
Kafkasya cephesinde İslam orduları sancağı altında
Nuri Paşa’nın yanında savaşmıştı.
En yakın dost ve takım arkadaşları olan Dr. Mehmet ile
Bek Rıdvan’ı bu cephede kaybetmişti.
Milli mücadele döneminde de Kuşçubaşı Eşref Bey’in önderliğinde
Anadolu’ya silah kaçırmışlardı.
Anlayacağınız Vatan kurtarmaktan top oynayacak vakti olmamıştı.
Hiç gol attı mı derseniz evet attı.
Hayatı istihbarat sahalarında, İngiliz ve Ruslara karşı mücadeleyle geçen bir baba olarak hiç unutulmayacak bir gol attı.
Öyle bir evlat yetiştirdi ki üstümüze kaotik planlar yapan
Batı Medeniyetinin kale direklerini sarstı.
Bu evladın adı Aytunç Altındal’dı.
Değerli Tarihçi Ozan Bodur’a ve
bu bilgiseli sizlerle paylaşmama vesile olan değerli büyüğüm
Burhan Şen’e en derin saygılarımla…
FETHİYE’YE ADINI VEREN İLK ŞEHİT PİLOT
Öte yandan Beşiktaş’ın kurucularından ilk şehit pilotlar
Yüzbaşı Fethi ve Sadık Beyler
Fethi Bey, Beşiktaş kurucularındandır.
1907’de Bahriye Mektebi’ni bitirdi. Rütbesi üsteğmendi.
1911’de İngiltere’nin Bristol fabrikasında uçak pilotu olarak eğitim gördü.
Bir yılını bu ülkede geçirdikten sonra
İstanbul’a döndü ve “yüzbaşı” rütbesine terfi etti.
Talat ve Cemal Paşa’lara uçuş dersleri verebilecek kadar usta bir pilottu.
Buna rağmen İstanbul-Kahire arasındaki tecrübe uçunu gerçekleştirirken
Şimriye nahiyesi civarında üç yüz metreden yere çakılarak yardımcısı
Sadık Bey ile birlikte şehit oldu.
Balkan harbi bozgunundan yeni çıkılmıştı.
Gururu rencide olmuş Türk halkı bu genç subayların özverili teşebbüslerinden dolayı heyecana kapılmışlardı.
Ölümleri tüm yurtta matem uyandırdı.
O kadar ki hatıralarına hürmeten türküler ve ağıtlar yakıldı.
Yüzbaşı Fethi ve Yüzbaşı Sadık beyler, pilotluklarının yanı sıra
Beşiktaş’ta otomobil, atletizm ve bisiklet sporlarıyla faaliyet göstermekteydiler.
İstanbul Ayazpaşa’da doğmuş olan Tayyareci Fethi bey
1907 yılında Bahriye Mektebi’ni bitirdi.
Mesleğinde ilerlemek için 1911 yılında gittiği İngiltere
Bristol Uçak Fabrikası’nda aldığı havacılık eğitiminden dönünce yüzbaşılığa yükseldi.
Bir süre İstanbul’da çeşitli gösteri uçuşları gerçekleştirdi.
Tayyareci Fethi Bey ve yardımcısı Sadık Bey MUAVENET-İ MİLLİYE isimli
BLERIOT XI/B, uçağı ile İstanbul-İskenderiye uçuşunu gerçekleştirmek için
8 ŞUBAT 1914 de uçuşuna başladı.
Konya, Ulukışla, Adana, Humus ve Şam üzerinden
İskenderiye’ye uzanan bir hava yolculuğunu gerçekleştirmek isterken
Şam’ın Taberiye ilçesi Şimiriye bucağı yakınlarında düşerek
Türk havacılık tarihinin ilk şehidi oldu.
Mezarı Şam yakınlarında Selahattin Eyyubi Türbesi’ndedir…
Megri, Fethiye oldu.
Kentin eski adı Meğri’dir.
Bu ad Latince’de “uzak diyar” anlamına gelen Makri’den gelir.
Behçet Kemal Çağlar, Tayyareci Fethi Bey için şu dizeleri yazdı:
“Aslan uçtu” diye söylenir methi;
Bu kutsal toprağın çocuğu Fethi..
Kahrolur darbanla elbet her zaman
Olursa bakış yan ve maksat eğri;
Bak; Fethiye oldu sayende Meğri,
Kartalım! gölgende hürdür bu vatan.
ATATÜRK SAMSUN’A ÇIKARKEN ANNESİNİ BEŞİKTAŞ’A EMANET ETTİ
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışından günler sonraydı…
Zübeyde Hanımefendi’nin Beşiktaş Akaretler Caddesindeki evinin kapısını iki genç hanımefendi çaldı.
Kapıyı Zübeyde Hanım açtı.
Onları görünce sevinçle içeri buyur etti.
Bu iki genç hanıma kendi eliyle pişirdiği kahveleri ikram ederken ilk sözü,
misafirlerinden daha yaşlı olanı aldı:
“Ziyaretimize hem sizin ellerinizi öpmek,
hem de bir ihtiyacınız olup olmadığını sormak için geldik” dedi.
Zübeyde Hanım teşekkürle şu cevabı verdi:
“Paşa Hazretleri Anadolu’ya gittikten sonra sağ olsunlar komşumuz
Beşiktaşlılar her gün kapımı çalarak –
Valide Hanım bir arzunuz, bizlere bir emriniz var mı?- diye sordular.
Bana Paşa Hazretleri’ni hatırlatıyorlar.
Onları çok seviyorum.
İyi ki Selanik’ten doğruca buraya gelmişim.
Paşa Hazretleri her zaman olduğu gibi bu defada
cepheye giderken beni kulübüne emanet etti.”
Zübeyde Hanımın kaldığı eve yönelik saldırı girişimlerini de
aynı zamanda teşkilatı mahsusa üyesi olan
Beşiktaş kulübü sporcuları engellemiştir.
(Kaynak:Yeniçağ)