Şansölye Merz, “Şehir Resmi-Stadtbild” ile ne demek istedi?

 

Bahattin GEMİCİ

bgemici@aol.com


Şehir Resmi-Stadtbild

Şansölye Merz, Almanya’nın “şehir resmini” gündeme getirince ortalık bir anda karıştı.
Onun gerçek niyetini anlayamayan bazı muhalifler, yine bildik ezberi tekrarlayıp göçmenlerin hedef gösterildiğini iddia ettiler.
Oysa niyet okumayı bilen bir muhalefet zaten çoktan iktidar olmuş olurdu.
Merz’in “şehir manzarası” vurgusunun amacı basittir:
Almanya’nın dış dünyadaki itibarını yükseltmek!
Böylesi ulvi bir çabayı anlamayanlara açıklama yapmak, bir yurttaşlık görevidir.

Kostüm Uyarı Sistemi – Karnavalın Zamanı Var

Bazı göçmenlerin renkli, tüylü, pullu, parıltılı kıyafetlerle dolaşmasının halkta “karnaval erken başladı” izlenimi yarattığını düşünüyor Şansölye.
Şehrin gri dokusuna allı yeşilli desenlerin uyduğunu kim iddia edebilir?

İnsan kendini bir anda mevsimden mevsime, ülkeden ülkeye ışınlanmış gibi hissediyor.
Vatandaşlarımız, “Karnaval mı başladı?” telaşıyla mağazalara kostüm kapmaya koşuyor; boşuna vakit kaybediyor.
Oysa vakit nakittir; israfa yer yok.
Karnaval geldiğinde herkes istediği kılığa girmekte özgürdür:
Kral, kraliçe, korsan, çingene… hatta haydut!
Unutmayalım: Bu ülke özgürlükler ülkesidir – ama zamanında.

Gürültü Yönetmeliği – Ses Seviyesi Vatandaşlık Sınavı

Göçmen gençlerin yüksek sesle konuşmaları ve sokaklarda birbirlerine uzaktan bağırmaları, halkımız arasında rahatsızlığa yol açmaktadır.
Kendi gençlerimiz ergenlik döneminde ne yapıyorsa, göçmen gençler de aynısını yapmaya kalkıyor.
Olacak iş değil!
Oy hakkı bile olmayan bu gençlere böyle bir ayrıcalık tanırsak, ileride tepemize çıkabilirler.
Ergenliğini yaşamak isteyen varsa, bunu geldiği ülkede yaşasın.
Göçmen anne babalar çocuklarına sahip çıkmalıdır – Almanya’nın sükûnetine saygı şarttır.

Çok Dillilik Tehdidi – Sokağın Çeviri Uygulaması

Sokaklarda farklı dillerin konuşulması çok kültürlü ve hoşgörülü bir toplum olduğumuzu gösteriyor – sözde.
Ama insan yine de merak ediyor:
Acaba bizi mi çekiştiriyorlar?
Aleyhimize mi konuşuyorlar?
Malum, milletin ağzı çuval değil ki büzesin.
Devletimizin istihbarat toplama yükü ağırdır. Bu nedenle her yurttaşımızın telefonunda bir çeviri uygulaması bulundurması artık kaçınılmazdır.
Ancak çevirilerin düzgün olması için yabancıların kelimeleri tane tane, dilbilgisine uygun konuşmaları beklentimizdir.
Unutmayalım:
“Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar dinleye dinleye anlaşır.”

Bıçak Kültürü – Solingen’e Hakarettir

Bazı mültecilerin en küçük anlaşmazlıkta bıçaklarına davranmaları asla kabul edilemez.
Şehirlerimizde korku ve panik yaratmaya hiçbir yabancının hakkı yoktur.

Dahası, bu tartışmalarda bizim meşhur Solingen marka paslanmaz çelik bıçaklarımızın kullanılması tam bir saygısızlıktır.
Geleneksel Alman kalitesi böylesine yanlış kullanımı hak etmiyor.

Bıçakla düello yapmakta ısrar edenler buyursun geldikleri ülkelere dönsün.
Hatta bavullarına birer Solingen bıçağı hediye etmeye de hazırız – hatıra olur.

Dil ve Duvarlar – Yazım Yanlışı Kimliği

Duvarlara çirkin yazılarla karalanmış “Yabancılar defolsun!” sloganları, aslında eğitim sistemimizin ne durumda olduğunu gözler önüne seriyor.
Pisa araştırmalarında son sıralara düşmek elbette utanç vericidir.
İtibarımızı korumak zorundayız – bari nefret söylemi doğru yazılsın!

AfD – İmajın Rakipsiz Taklitçisi

Gelelim şehir merkezlerinde stand kurup broşür dağıtan AfD’ye…
İstedikleri kadar popülist söylemlerle halkı kandırmaya çalışsınlar, sonuç alamayacaklar.
Sonuçta biz onların söylediklerinin fazlasını yapmıyor muyuz?
“Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”

Sarı Saç Zorunluluğu – Herkes Haddini Bilsin

Sokaklarda dolaşan siyah saçlı Alman vatandaşlarımızın yabancı sanılarak dışlanması kabul edilemez.
Bu nedenle kendilerini en yakın berbere gidip saçlarını sarıya boyatmaya davet ediyoruz.
Berberler boya desteğini bizden alacak; pazar günleri bile dükkân açabilecektir.
Ne de olsa kamu yararı her şeyden önce gelir.

Koku Standartları – Sarımsak Yasası

Sokaklarda sarımsak, soğan, kimyon ve zerdeçal kokularının dolaşmasına bir anlam veremiyoruz.
Bu kokular, kızarmış patates ve sucukla büyümüş bir milletin koku zevkine uygun değildir.
Ülkemizin kokusunu değiştirmeye kimsenin hakkı yoktur.

İçişleri Bakanlığı raporlarına göre bu kokular okullardan devlet dairelerine kadar yayılmıştır.
Hükümet gerekli çalışmaları başlatacaktır:
Pazarlar denetlenecek, restoranlar kontrol edilecek, parfüm üretimi desteklenecektir.

Müzik Anarşisi – Entegre Melodiler

Sokak müzisyenlerinin yarattığı melodik kaos artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır:
Kemanlar Balkan havası çalıyor, gitarlar Brezilya esintisi taşıyor, akordeonlar İrlanda tınıları yayıyor.
Üstüne bir de Anadolu’dan saz darbuka ve davul sesleri…
Biz entegrasyondan söz ediyoruz; onlar ise her dilden şarkıya devam ediyor!

Bu nedenle sokak müzisyenlerinin güne Alman Millî Marşı’nı çalarak başlaması konusunda kararlıyız.

Dilencilikte Ulusal Öncelik – Köşe Hakları

Yabancı dilencilerin, bizim yerli dilencilerin tuttuğu köşe başlarını işgal etmeleri kabul edilemez.
Öncelik doğal olarak bizim dilencilerimizindir.
Köşe savaşlarının toplum huzurunu bozmasına izin veremeyiz.
Ayrıca bu kritik dönemde dilencilerin vergi kaçırmaları da engellenecektir.

Gülümseme Yasağı – Ciddiyet Entegrasyonu

Sokakta kahve keyfi yapan mültecilerin ya da sosyal yardım alan kişilerin bir Alman vatandaşı görünce gülümsemeleri hepimizin beklentisidir.
Sırıtmak, diş göstermek, sert bakmak – hepsi yasaktır.

Biz sessizliğe, ciddiyete ve somurtmaya alışmış bir milletiz.
Bazılarının sokaklarda kahkaha atması, şakalaşması, tanıdık görünce kucaklaşması halkımızı huzursuz etmektedir.
Yerli halk sokaklarda ciddi, resmî ve ifadesiz yüzler görmek istiyor.

Şehir manzarasını düzeltmek için entegrasyon çalışmalarını hızlandıracağız.
Yaşasın entegrasyon!
Yeter ki herkes bize benzesin.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir