TÖDer Başkanı Yörenç, Almanya’daki gençlerin Türkçeye yeniden ilgi göstermesi için müzikten sosyal medyaya kadar pek çok aracın doğru kullanılmasının önemine dikkat çekti.
HamburgHaber.de
HAMBURG – Hamburg Türk Öğretmenler Derneği (TÖDer) Başkanı Bilge Yörenç, genç kuşaklarda Türkçeye olan ilginin azalmasına dikkat çekerek, Türkçeyi tekrar “trend” ve cazip hâle getirmek için yaratıcı ve genç odaklı yaklaşımların şart olduğunu vurguladı.
Yörenç yaptığı yazılı basın açıklamasında, Almanya’da Türkçe derslerine olan talebin son yıllarda giderek düştüğünü belirterek, “Oysa Türkçe sadece bir iletişim aracı değil; aynı zamanda kimliğin taşıyıcısı, kültürel köklerin sesi ve çok dillilik içinde değerli bir zenginliktir” dedi.
Gençlere Ulaşmanın Yolu: Popüler Kültür ve Dijital İçerikler
TÖDer Başkanı, gençlerin yaşadığı dünyayı ve ilgi alanlarını dikkate alarak Türkçeyi görünür ve güçlü bir konuma taşımanın mümkün olduğunu söyledi. Bu hedefe ulaşmak için öğretmenlere, velilere ve toplumun tüm paydaşlarına önemli görevler düştüğünü belirten Yörenç, şu önerilerde bulundu:
Popüler kültürle Türkçeyi buluşturmalıyız: Rap müzik, sosyal medya ve TikTok gibi araçlarla Türkçeyi entegre etmek mümkün. “TikTok’ta Türkçe challenge” ya da “Türkçeyi müzikle keşfet” gibi etkinlikler dil öğrenimini eğlenceli hâle getirebilir.
Gençleri içerik üreticisine dönüştürmeliyiz: Vlog, podcast, kısa film gibi mecralarda Türkçe içerik üreten gençler desteklenmeli, yarışmalar ve projelerle bu üretim teşvik edilmelidir.
Türkçeyi başarı ve zekâ ile ilişkilendirmeliyiz: Yörenç, iki dilli bireylerin bilişsel gelişim açısından avantajlı olduğunu belirterek, “Türkçeyi iyi bilen bir genç, Almanca’yı da daha sağlam öğrenir, akademik ve sosyal olarak güçlenir” dedi.
Sosyal aidiyeti ön plana çıkarmalıyız: Türkçenin sadece bireysel değil, aynı zamanda ailesel ve toplumsal bir bağ kurma aracı olduğuna dikkat çeken Yörenç, duygusal aidiyetin güçlendirilmesinin önemine vurgu yaptı.
Türkçeyi prestijli bir dil hâline getirmeliyiz: Başarılı Türk kökenli sanatçıların, akademisyenlerin ve sporcuların Türkçe ile olan bağlarının gençlere örnek gösterilmesi gerektiğini söyleyen Yörenç, bu sayede gençlerin Türkçeye sahip çıkmayı bir bilinç ve değer meselesi olarak görmesinin sağlanabileceğini ifade etti.
“Gençlere Zorunluluk Değil, Fırsat Sunmalıyız”
Yörenç, gençleri Türkçeye yeniden kazanmanın yolunun zorunluluk dayatmak değil, fırsatlar sunmaktan geçtiğini vurguladı. Bu bağlamda gençlere hitap edebilecek bazı mesajları da kamuoyuyla paylaştı:
-
“İki dilin varsa, iki dünyan var.”
-
“Dilini bilen, kimliğini kaybetmez.”
-
“Türkçeyi bilmek sadece geçmişini değil, geleceğini de güçlendirir.”
-
“Türkçeyi unutan, sesleri değil bağları da kaybeder.”
-
“Senin dilin sadece evin değil, dünyanın bir parçası.”
-
“Türkçeyi yaşatmak senin elinde!”
Yörenç, açıklamasının sonunda şu çağrıda bulundu:
“Gençlere Türkçeyi yeniden sevdirmek, onların dünyasına dokunmakla mümkün. Bu dili sadece öğrenilmesi gereken bir ders olmaktan çıkarıp, günlük hayatlarının, sosyal ilişkilerinin ve kişisel gelişimlerinin bir parçası hâline getirmeliyiz. Türkçe trend olabilir. Yeter ki doğru dil, doğru yöntem ve doğru kalple konuşulsun.”