Hamburg Haber – Almanya’da Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) dün üzerinde uzlaştığı koalisyon sözleşmesine göçmen ve Müslüman kuruluşlardan eleştiri geldi.
Almanya Türk Toplumu (TGD) derneği, koalisyon sözleşmesinin toplumsal çeşitliliği yansıtmadığına vurgu yaptı. TGD Eş Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu, Almanya’nın sözleşmede “göçmen dostu bir ülke” olarak tanımlanmasının olumlu bir mesaj olduğunu söyledi ancak, bu söylemin uygulamada karşılık bulmadığını ifade etti.
Göçmen kökenli siyasetçilerin kabineye dahil edilmesi çağrısında bulunan Sofuoğlu, koalisyon görüşmelerine katılan 19 üst düzey siyasetçinin arasında göçmen kökenli bir kişinin bile yer almamasının büyük bir eksiklik olduğunu vurguladı, “Göçmen dostu olmanın ne anlama geldiğini kişisel deneyimiyle bilen bir kişi bile yoktu” diye konuştu.
Koalisyon sözleşmesinde Müslümanlara yer verilmemesini de eleştiren Sofuoğlu, metinde İslam’ın sadece güvenlik tehdidi ve İslamcılıkla mücadele çerçevesinde ele alındığını söyledi.
TGD Eş Genel Başkanı Aslıhan Yeşilkaya-Yurtbay da sözleşmedeki eksik temsile dikkat çekti. Yahudi toplumunun korunmasına yönelik açık taahhüdü olumlu bulduğunu ifade eden Yeşilkaya-Yurtbay, benzer bir yaklaşımın siyahiler, Müslümanlar ile Sinti ve Romanlar için de beklenmesi gerektiğini söyledi.
Yeşilkaya-Yurtbay, “Bu metin bize güven verecek bir güvenlik politikası vizyonu sunmuyor” değerlendirmesinde bulundu.
Müslüman temsilciler de şikayetçi
Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi (ZMD) de koalisyon sözleşmesine tepki gösterdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada, sözleşmenin Almanya’daki Müslüman yaşamını “görmezden geldiği” ifade edildi. Müslüman kadın ve erkeklerin sözleşmede hiçbir şekilde anılmadığına dikkat çekildi.
“İslam yalnızca İslamcılıkla mücadele ve güvenlik tehdidi bağlamında yer alıyor. Bu, tek taraflı ve tehlikeli bir siyasi sinyal anlamına geliyor” denilen açıklamada, sözleşmenin göç konusundaki dilinin de “kısıtlayıcı ve dışlayıcı” olduğu vurgulandı.
Açıklamada, “Geri göndermeler, yaptırımlar ve erişim kısıtlamaları ön planda yer alıyor. Buna karşın toplumsal katılım ve adil fırsatlar neredeyse hiç yer bulmamış” ifadeleri kullanıldı.
Benzer eleştiriler Göçmen Örgütleri Federal Konferansı’ndan (BKMO) da geldi. BKMO Başkanı Mamad Mohamad, siyasetin göçmenleri dışlayarak yapılamayacağını vurgulayarak, bakanlar kurulunda mutlaka göçmen kökenli isimlerin yer alması gerektiğini söyledi.
Mohamad, “Siyaset bizim üzerimizden, bizi hesaba katmadan yapılamaz. Birlikte yaşamanın koşulu temsiliyettir” dedi.
Yeni sözleşme çifte vatandaşlığı koruyor
Koalisyon sözleşmesinde göçmenler açısından en çok merak edilen konulardan biri olan vatandaşlık yasasına ilişkin düzenlemeler büyük ölçüde korunurken, yalnızca “hızlandırılmış vatandaşlık” olarak bilinen ve 3 yıl ikamet süresiyle vatandaşlığa geçişi mümkün kılan uygulamanın sona ereceği belirtildi.
Son verilere göre, Almanya’da yaklaşık 24,9 milyon göçmen kökenli yaşıyor. Bu da ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 30’unun ebeveynlerinden biri ya da kendisinin göçmen olduğu anlamına geliyor. TGD ve diğer göçmen örgütleri, bu oranın siyasi temsilde de karşılığını bulmasını talep ediyor.(Kaynak:DW Türkçe)