Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti Eğitim Bakanlığı’nın Türkçe derslerine katılım ile ilgili yayınladığı son raporda 2018-2022 yılları arasında Duisburg’da Türkçe derslerine katılım, pandemiye rağmen yaklaşık %5,7 oranında artarken, Duisburg’a 20 km mesafedeki Essen kentinde aynı yıllar arasında derse katılımda %37,1 oranında azalmış olması tepkilere yol açtı.
Birbirine komşu olan iki şehir arasında Türkçe derslerine katılım sayılarındaki bu küçümsenmeyecek farkın nasıl yorumlanması gerektiğini konunun paydaşlarına sorarak paydaşların bu konudaki görüşlerini okurlarımız için derledik.
BİR AN ÖNCE GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMALI
Özellikle Essen şehrinde faal olan ve basında haklarında düzenli olarak olumlu çalışmalar yaptıklarına dair haberler yayınlanan veli yapılanmasının ve diğer paydaşların aktivitelerine rağmen, Türkçe derslerine kayıtlarda yaşanan bu dramatik düşüşün ciddi olarak sorgulanması gerektiğinin altını çizen paydaşlar, gerekli önlemlerin bir an önce alınmaması durumunda, sonucun daha tehlikeli ve önü alınamayacak boyutlara ulaşabileceğini belittiler.
Özellikle Essen şehrindeki konunun paydaşlarının bu dramatik tablo hakkındaki görüşleri bölgede yaşayan Türk toplumu tarafından merakla beklenirken, gazetemize bu konuda açıklama yapan paydaşların görüşünü yorumsuz olarak okurlarımızla paylaşıyoruz.
BU SONUÇ CİDDİ OLARAK SORGULANMALI VE ÖZELEŞTİRİ VERİLMELİ
Zülfü GÜRBÜZ, NRW TÖB (Türkiyeli Öğretmenler Birliği Başkanı)
Bilindiği gibi eyaletimizdeki Türkçe ve diğer Anadili Dersleri seçmeli ek ders olarak verilmektedir. Bu derslere katılımı etkileyen bir çok etken söz konusudur. Dersin statüsü, öğretmen, veli ve öğrencilerin derslere bakış açısı ve katılımdaki motivasyonları, okulların, eğitim müdürlüklerinin bu derslere yaklaşımı vb. gibi, Türkçe Anadili Derslerine katılımı etkileyen bir çok etkenden bahsedebiliriz. Ancak belirttiğim bu etkenler şu anda Türkçe Derslerimizin eyalet çapında içinde bulunduğu durumu, biz ortak paydaşların sorumluluğundan çıkarmaz. Nitekim Türkçe Derslerinden çok daha olumsuz koşullarda verilen İtalyanca, Yunanca gibi diğer bazı Anadili Derslerine katılım oranı olarak Türkçe’den daha fazla olması bizlere bunu açıkça göstermektedir.
Bu bağlamda Türkçe Derslerine katılımda bölgesel olarak ciddi farklar olabilmektedir. Bu sayı ve oranları doğru okuyup değerlendirmek önemlidir. Herhangi bir bölgede Türkçe derslerine katılımda bir artış varsa, bu başarı yukarıda belirttiğim diğer etkenlerin yanında, o bölgede tüm paydaşların başarısı olarak da kabul edilebilir. Yine herhangi bir bölgede Türkçe derslerine katılımda gözle görülür bir azalma olmuşsa, bu konunun o bölgedeki ve eyalet çapında örgütlü olan paydaşlar tarafından doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Bütün paydaşların yapıcı bir şekilde eleştiri ve özeleştiriyi yapması bu konuda başarıyı da beraberinde getirecektir. Başta biz NRW TÖB olmak üzere ve diğer tüm paydaşların bu sonuçları acilen ciddi bir şekilde analiz yaparak gerekli önlemlerin alınması gerektiğine inanıyorum. Çok geç olmadan bu alandaki bütün paydaşlar olarak hep birlikte somut ve pratik çözüm önerilerini üretip uyglamaya koymamız gerekmektedir.
EĞİTİM ATAŞELİKLERİ VE BAŞKONSOLOSLUKLAR NELER YAPMALI?
Celal AYDEMİR (Ruhr Öğretmenler Derneği Başkanı – Türkçe ve Eğitim Çalışma Grubu Üyesi)
Bakanlık verilerine bakınca Türkçe‘nin geleceği hiç de iç açıcı değil. Özellikle de bölgelerinde olumsuz gelişmeler görülen dernek ve kurumlar hiç alınganlık yapmadan özeleştiri yapmalı.
DURUMU DEĞİŞTİRMEK İÇİN NELER YAPILMALI?
– Türkçe öğretmenleri, görev yaptığı her okulda veli temsilcisi seçmelidir. Şu an Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti‘nde yaklaşık 1400 okulda Türkçe dersi verilmektedir. Yılda iki defa; ilki ders yılı başında, ikincisi şubat ayında olmak üzere, veli toplantıları düzenleyerek, Türkçe dersinin önemi anlatılmalı.
– Eğitim Ataşelikleri bu işi gönülsüz yapmaktadır! Sadece görülsün diye 10-15 kişinin katıldığı toplantılara katılarak yüzeysel bilgiler vermektedirler. Bu iş için yeni göreve başlayan Eğitim ataşeleri uzmanlık kursu almalıdır.
– Veli dernekleri, salon toplantıları yerine, sahaya inmelidir. Okullarda uzun vadeli ilişki ağı kurulmalıdır.
– Öğretmen dernekleri, eğitim konusunda fikir üretmeli, muhatap kurumların önüne görevler koymalıdır.
– Başkonsolosluklar her yıl, bulundakları bölgelerdeki insanlarımızı bilgilendirici (eMail, WhatsApp…) Türkçe derslerine katılım için teşvik edici yazılar göndermeli.
– DİTİB, Alevi dernekleri, hemşehri dernekleri kendi üyelerine yönelik her yıl toplantılar düzenlemeli.
YAPILMASI GEREKENLER YAPILIRSA, BU OLUMSUZ TABLO DÜZELEBİLİR
Turgut ŞİMŞEK (Gelsenkirchen Türk Öğretmenler Derneği Başkanı)
Çeşitli kurum ve kuruluşların yanında veli dernekleri, öğretmen dernekleri, cami dernekleri zamanında velilerle gerekli iletişim kurarark olayın önemini anlatırlarsa, görevli öğretmenler, okul ve eğitim müdürlükleri (Schulamt) konuyla ilgili gerekli hassasiyeti gösterirlerse, ve bütün bunlar okullara kayıtlar başlamadan yapılırsa, Türkçe derslerine katılım sayıları mutlaka artar.
Bunlar yapılmaz ve konunun özünden uzak meşguliyetlerle uğraşılırsa, Türkçe dersine katılım azalmaya devam eder. Bir an önce Essen şehrindeki Türkçe derslerine katılımdaki %37,1 oranındaki düşüşün çaresini tüm paydaşlar ciddi bir şekilde sorgulayarak ortak bir çözüm yolu bulmak için birlikte çalışmalı.
PAYDAŞLAR BU TABLONUN SORUMLULUĞUNU ÜSTLENMELİDİR
Güner CEBİR (Öğretmen)
Arif Şentürk tarafından sosyal medya üzerinden yayınlanan Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre 2018-2022
yılları arasında Türkçe derslerinde (HSU) katılımda yüzde 13,2’lik bir düşüş kayıtlara geçmiş durumda. Yine bu sayılara göre Essen kentinde 2018-2022 yılları arasında Türkçe derslerine katılımda %37,1 oranındaki düşüşün olduğu görülmektedir. Bu konunun bir paydaşı Güner Cebir olarak düşüncem şu şekildedir: Konuyla ilgili çalışmalar yürüten tüm paydaşlar bu tablonun sorumluluğunu üstlenmelidir. Bir yerde başarı veya başarısızlık varsa, bu tüm paydaşlarındır. Bu sorumluluğun gereği olarak tüm paydaşlar tarafından yapılacak sağlıklı bir değerlendirmeyle bu tablo olumlu bir seviyeye getirilmeli ve tüm paydaşlar bir an önce asgari müştereğimiz olan ANA DİLİMİZDE buluşmalıdırlar.
Ancak bana göre bu azalmanın bölgede yaşayan Türklerin demografik yapısı, okul yönetimlerinin ve eğitim müdürlüklerinin yanlış tutumları, öğretmen, anne babaların duyarsızlığı ve öğretmen atamalarındaki eksikliklerden kaynaklanıyor olabilir. Bu sayıları doğru okumakta fayda vardır. Azalma neye göre? Neden? Niçin? Sebepleri araştırılmalıdır.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ TÜRKÇE VE EĞİTİM ALANINDAKİ ÇALIŞMALAR AĞIRLIK VERMELİ
Erdal ERSİN (Gelsenkirchen Veliler Derneği Başkanı)
Önümüzde Türkçe derslerine katılımla ilgili olumlu ve malesef oldukça olumsuz sonuçların alındığı aynı bölgeden iki şehir var. Türk toplumu olarak pozitif bir enerjiyle bu olumsuz tablo pek tabi ki düzeltilebilir.
Bana göre konuyla ilgili çalışmalar yürüten paydaşlar bölgemizdeki olumlu sonucun alındığı Duisburg şehrindeki veli derneğiyle yakın iletişim ve ortak çalışma içerisinde olmalı. Bunun haricinde önemli bulduğum bir konuyu da belirtmeliyim.
Türkçe ve eğitim konusunda çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşları sadece eğitim ve Türkçe derslerine katılımı arttırmaya yönelik çalışmalara ağırlık vermeli. Bu sonuçlar doğru analiz edilir, ve sağlıklı bir öz eleştiri yapılırsa, bu olumsuz tablo en yakın zamanda olumlu bir tablo halini alır.
VELİ DERNEKLERİ TOPLUMUN GENELİNE HİTAP ETMELİ
İsmail HAKKAKUL (Öğretmen)
Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde 50 yıldır Türkçe dersi verilmektedir. Uzunca zamandır Türkçe dersine ilgi yıldan yıla azalma eğlimi
göstermektedir. Bu derslere ilginin arttırılması için Türk toplumu olarak yapılması gereken önlemlerin başında velilerimizin Türkçe dersine kayıt süreci ve şartları konusunda bilgilendirilmesi geliyor.
Bu bilgilendirme işi ise başta veli dernekleri olmak üzere tüm paydaşların asli görevi olmalı. Bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşları Türkçe dersleri ve eğitim konularında hedef odaklı ve sadece velileri bu konuda bilgilendirme amacıyla çalışmalar yürütmeli. Türkçe ve eğitim gündemli çalışmaların dışındaki faaliyetler maalesef faydadan çok zarar veren çalışmalar olarak önümüze çıkıyor. Veli dernekleri ayrıca hiç bir ayrım yapmaksızın toplumun tamamını kapsayan bir anlayışla çalışmalarını yürütmelidir.
Pandemiye rağmen Duisburg’daki yaklaşık yüzde 5 oranındaki artışın en önemli sebebi ise, toplumun tamamını kucaklayan bir anlayışla hizmet veren ve diğer paydaşlarla uyum içerisinde çalışmalar yürüten veli derneğinin olmasıdır. Marjinal anlayışla kendince bir şeyler yapan kurluşlar Türkçe derslerine faydadan çok zarar vermektedirler.
Çocuklarımız bu derse kayıt yaptırdıktan sonra, bu öğrencilerin öğrenimleri süresince Türkçe derslerine yüksek bir motivasyonla katılmalarını temin etmede öğretmen arkadaşlara çok önemli bir görev düşüyor.
KİMSEYİ KÜÇÜMSEMEDEN ÇÖZÜM ODAKLI ÇALIŞMAK GEREKİYOR
Ali YAĞIZ, Duisburg Veliler Derneği’ eski Eşbaşkanı
Genelde Avrupa’da, özelde ise Almanya’daki geleceğimizin yarınlarını yakından ilgilendiren Türkçe Anadili ve Türk Kültürü Derslerinin okullarda devamı noktasında bu güne kadar kimler gayret göstermişse, onlara müteşekkiriz. Ancak ilgili bakanlığın 24.01.2023 tarihli verilerine bakıldığında karnemizin çok kötü olduğu ortada. Bu sonuçtan tüm paydaşlar sorumludur. Bu sonuca bakıldığında bir yerde yanlış yapıldığı aşikar. Tüm paydaşlar alınganlık yapmadan öz eleştiri mekanizmasını devreye sokmalı ve ortak bir çıkış yolu bulunmalıdır. Zira eğri yolda düz yürüyemeyiz.
Bakanlığın açıklamasında yer alan zaman aralığında pandemiye rağmen Türkçe derslerine kayıtlarda yaklaşık %5,7 oranında bir artış kaydedilen Duisburg’da biz faklı bir strateji uyguladık. 2018 yılında kurulan derneğimizin aktif ve toplumun tamamını kapsayıcı ve sahada aktif çalışması sonucunda bu başarı elde edildi. Bu başarı bölgedeki tüm paydaşların başarısıdır. Bu dönemde ‘az laf, çok iş’ düsturyla hiç kimseyi, derneği ve oluşumu küçümsemeden ve devre dışı bırakmadan farklı dünya ve siyasi görüşlerden STK’larımızla beraber çözüm odaklı çalıştık ve netice itbariyle Almanya’nın diğer şehirlerine oranla başarılı bir karne elde ettik. Eğer bu bir başarıysa; bu başarının arkasında az ama azimli profesyonel bir ekiple yürüme, mütemadiyen yazılı ve görsel medyada/sosyal medyadaki mesajlarla yetinme yerine, vatandaşlarla birebir görüşme/markaja alma ve ikna yöntemini kullanmamız etkili olmuştur. Öyle ki, an gelmiş tek kişinin ayağına gidilmiş ve an gelmiş ‘veli bilgilendirme toplantıları’ şeklinde yüzlerce kişiye konunun ehemmiyeti anlatılmış ve veliler ikna edilmiştir.
Sonuç olarak şunu ifade etmek durumundayım. Farklı düşünmemiz beraber yürümemize engel değildir. Komşumuz olan Essen şehrindeki bu hepimizi üzen tablo ciddi bir öz eleştiriyle pek tabi ki düzeltilebilir. Bunu düzeltirken de „bir şey olmak“ yerine „bir şey yapmak“ anlayışıyla çalışmalarımızı yürütmeliyiz.
DUİSBURG’DAKİ BAŞARILI SONUÇ ÖRNEK ALINMALI
Aylin KELLER (Yayıncı/Eğitimci)
“Neler yapılmalı?” diye soracaksak kendimize, -zamanı boşa harcamadan- bir bir neler yaptığımızı değil de, neler yapMAdığımızı konuşmalıyız! STK’ların sarfettiği enerjinin boyutları ile Türkçe eğitiminde yıllaryılı ıskaladığımız hedefi yanyana koyduğumuzda, Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti’nde önümüze serilen bu en son rakamlar, yapılagelen ve medyada rengarenk paylaşılan çalışmaların “nitelik ve nicelik” yönünün araştırılmasını zorunlu kılıyor.
Duisburg, sessiz sedasız her yıl başarısını arttırarak hedefe nasıl ulaşıyor? Nasıl çalışıyorlar, amaçlarını ve önceliklerini nasıl belirlemişler? Elimizde böyle eşsiz bir başarı öyküsü varken, aslında yapılması gereken; sadece ve sadece bu değerli aktörlerin mentorluğundan faydalanmaktır.
OLAĞANÜSTÜ DÜŞÜŞÜN GÖZLENDİĞİ ESSEN’DEKİ PAYDAŞLARIN CEVABI MERAKLA BEKLENİYOR
Essen şehrinde Türkçe derslerine kayıtlarda kayıtlara geçen %37,1 oranındaki azalmanın ardından bölgedeki paydaşların bu dramatik tablo hakkında nasıl bir açıklama yapacakları ve bu tablonun düzeltilebilmesi için nasıl bir öneride bulunacakları kamuoyu tarafından merakla bekleniyor.